ETİK DEĞERLER VE KUL HAKLARI - Eskişehir Haber

ETİK DEĞERLER VE KUL HAKLARI

ETİK DEĞERLER VE KUL HAKLARI
Yayınlama: 20 Mayıs 2011 Cuma - 9.210
A+
A-

 

 

Türkçede etik sözcüğü, ahlak sözcüğü ile eş anlamlı olarak kullanılmaktadır.  Ahlak kavramı ile de ifade edilebilen Latin kökenli bu kavram lügatimize sokulurken yepyeni ve çok geniş anlamlı bir terim olarak güncelleştirilmeye çalışılmışsa da bizdeki ahlak kavramı ondan daha şümullüdür.

Bizim kültürümüzde insan ilişkilerinin temelini kul hakları oluşturmaktadır. Bu da İnsanlar arası ilişkileri sağlamlaştıracak, iyiliğin, insafın, adalet ve merhametin, kök salmasını sağlayacak ve ahlaki yapının pekişmesine vesile olacaktır. Sonunda da kişinin ahiret mutluluğunu yakalamasına etki edecek bir kavramdır. Kul hakkı, Allah’a hesap vermeyi ihtiva eder ayrıca Allah’ın hududunu çiğnememek şeklinde de anlaşılmaktadır.

            Hz. Peygamber (a.s): Üzerinde kul hakkı olan ölmeden önce ödeyip helâllaşsın. Çünkü ahirette altının, malın değeri olmaz. Ancak borçludan kendi sevapları alınır. O da yoksa hak sahibinin günahını yüklenir. (Buhari)

Toplumumuzun hiç duyarlı olmadığı, Örneğin çevreye zehir akıtmak, havayı kirletmek, yolları işgal etmek, amme hukukunu çiğnemek, basın yoluyla haksız isnatlarda bulunmak, yalan haber, kul haklarına tecavüzdür ve hiç de etik hareketler değildir. Hatta trafikte sebep olunan kazalar, iş bilmemekten kaynaklanan vakit kayıpları, keza gişe önlerinde sıra bekleyenlerin önüne geçmek kul hakkına tecavüzdür. Gıybette bulunmak, insanları hafife alıp tahkir etmek v.s. bu tür tüm haksızlıkların sorumluluğu hiç şüphe yok ki Ahirette çok zor olacaktır.

İslam ahlakının bir ayağını Allaha itaat ve bağlılık diğer ayağını ise mahlûkata şefkat ve merhamet oluşturur. Allaha karşı görevlerimizin yanında insanlara karşıda görevlerimiz vardır. Örneğin çalıştığımız yerlerde mesaiye dikkat etmemek işverene karşı bir kul hakkı ihlalidir. Aksine çalıştırdıklarımızın ücretini kesmek, tam olarak karşılığı verilmeden fazla çalıştırmak veya vaktinde ücretlerini vermemek hak ihlalidir. Komşularımızı rahatsız etmek hak ihlalidir. Komşunun güneşten yararlanmasına imkân vermemek hak ihlalidir. Esasen dinin muhatabı insan olduğu gibi hede­fi de insanın kurtuluşu, barış içinde yaşaması ve mutluluğudur.

Mevlana diyor ki:

Güneş gibi ol şefkat ve merhamette. 

Gece gibi ol ayıpları örtmekte.

Akarsu gibi ol keremde, cömertlikte.

Ölü gibi ol öfkede, asabiyette. 

Toprak gibi ol tevazuda, mahviyette.

Ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol.  

Görüldüğü gibi Mevlana’nın ve İslam büyüklerinin etik değer anlayışı budur.  İnsan şerefli bir varlıktır ve mahlûkatın da en üstünü odur.

Şeyh. Edebali’nin Osman Beye olan nasihatinde de aynı etik değerleri görmek mümkündür:  

“Ey Oğul!  

Beysin! Bundan sonra öfke bize; uysallık sana... Güceniklik bize; gönül almak sana.. Suçlamak bize; katlanmak sana.. Acizlik bize, yanılgı bize; hoş görmek sana.. Geçimsizlikler, çatışmalar, uyumsuzluklar, anlaşmazlıklar bize; adalet sana.. Kötü göz, şom ağız, haksız yorum bize; bağışlama sana... Bundan sonra bölmek bize; bütünlemek sana.. Üşengeçlik bize; uyarmak, gayretlendirmek, şekillendirmek sana..

Ey Oğul!

Yükün ağır, işin çetin, gücün kıla bağlı, Allah Teala yardımcın olsun. Beyliğini mübarek kılsın. Hak yoluna yararlı etsin. Işığını parıldatsın. Uzaklara iletsin. Sana yükünü taşıyacak güç, ayağını sürçtürmeyecek akıl ve kalp versin. Sen ve arkadaşlarınız kılıçla, bizim gibi dervişler de düşünce, fikir ve dualarla bize va’dedilenin önünü açmalıyız. Tıkanıklığı temizlemeliyiz.

Şu üç kişiye; yani cahiller arasındaki âlime, zengin iken fakir düşene ve hatırlı iken, itibarını kaybedene acı! Unutma ki, yüksekte yer tutanlar, aşağıdakiler kadar emniyette değildir. Haklı olduğun mücadeleden korkma! Bilesin ki atın iyisine doru, yiğidin iyisine deli (korkusuz, pervasız, kahraman, gözüpek) derler.

İslam Ahlakı evrenseldir. İslam, farklı dinsel geleneklere ve kültür­lere mensup kişilerin kendi farklılıklarını muhafaza ederek birlikte barış için­de yaşamaları için gerekli asgari ortak değerleri ve temel davranışları içinde barındıran bir ahlaki kurallar manzumesidir.  

Kısaca, günümüz dünyasının yüz yüze olduğu evrensel düzeydeki problemleri çözmek için, ortak, evrensel ahlaka ihtiyaç vardır. Zira herkes için bağlayıcı evrensel bir ahlak te­sis edilmedikçe yeni bir dünya düzeninden söz etmemiz mümkün değildir.

"Bir kimse kendisi için istediğini kardeşi için de istemedikçe gerçek mümin olamaz." (Hadisi Şerif)  

                                                                                                           aorum_26@hotmail                         





Bir Yorum Yazın
Bu habere yorumlar

Diğer Yazıları

Copyright © 2024