MİRAC (İLAHİ YOLCULUK) - Eskişehir Haber

MİRAC (İLAHİ YOLCULUK)

MİRAC (İLAHİ YOLCULUK)
Yayınlama: 18 Temmuz 2009 Cumartesi - 9.610
A+
A-

 

Yaşayamayacağı bir hususu anlaması mümkün olamaz. Akıl onu idrakten acizdir. Nitekim İran şairi şöyle der:

"Kıssa-i bî-reng-i mira ez men-i bîdil nepürs,

Katre deryâ geşt ü Peygamber nemîdanem çi şud.

"Renk âleminden sıyrılmış olan mirac kıssasını ben bî dile sorma, katre iken derya oldum, bilmem ki, Peygamber ne oldu?"

İslâm târihinde Mi'râc mu'cizesini anlatan bir çok eserler yazılmıştır. Mi'râcı anlatan eserlere "Mi'râciyye" denir. Türk Edebiyâtının en önemlilerinden olan Süleymân Çelebî'nin "Mevlid"indeki Mi'râc'ı anlatan bölüm, en meşhur olanlarındandır. Şöyleki:
Söyleşürken Cebrâil ile kelâm Geldi Refref önüne verdi selâm:

Sidre'ye çıktıklarında Cebrail, Hz. Peygambere der ki: Buradan öteye ben bir adım daha atarsam yanıp helâk olurum.. Tam bu konuşma anında Refref gelip Peygamber'in önünde durur.
Aldı ol şâh-ı cihânı ol zamân Sidre'den gitti ve götürdü hemân:

Refref denilen bu binit cihanın şahı olan peygamberi alıp derhal sidre'den öteye götürdü.
Bir fezâ oldu o demde rûnümâ Ne mekân var anda ne arz-u semâ
Kim, ne hâlidir, ne mâli, ol mahal Akl ü fikr etmez o hâli fehmü hal:

İşte o an, Peygamber kendini öyle bir âlemde buldu ki, madde alemi ve bu âlemdeki zaman, mekan, yer, gök, her türlü yön ve cihet gibi unsurlar yok olup kaldırıldı. Tamamen manevi bir âlemdi. Burada yaşananları aklın idrak edip anlaması mümkün değildir.
Ref' olup ol şâha yetmiş bin hicâb, Nûr-u tevhîd açtı vechinden nikâb:

"Kabe kavseyn" denilen iki yay arası olan bir yakınlık gerçekleşti. Allah ile kulları arasında olan yetmiş bin perde o an kalktı, Allah'ın vechinden kalkan örtünün neticesi tevhid nuru açığa çıktı. Peygamberimiz'e rabbini gördün mü? Denildiğinde: "Evet o bir nur (halinde) idi" buyurdu.
Her birisinden geçerken îlerû Emr olundu Yâ Muhammed gel berû
Merhaben bik yâ Muhammed dediler Ey şefâat kâni Ahmed dediler
Yürü kim meydan senindir bu gece Sohbeti sultan seninidir bu gece
Ermedi evvel gelen bu devlete kimse layık olmadı bu rif'ate:

Peygamberi karşılamak ve görmek için bekleşen tüm meleklerin yanından geçen Peygambere , her bir melek ya Muhammed bu tarafa da buyurun bizleri de şereflendirin.. Hoş geldin ya Muhammed! Hoş geldin şefaat ehli Muhammed dediler. Bu gece bu meydanlar sana tahsis edilmiştir, bu gece Sultanlar sultanı ile sohbet senindir. Böyle bir devlete kimse erişemedi, böyle bir yüceliğe kimse layık görülmedi.. dediler.
Çünki kamûsun görüp geçti öte vardı îrişdi ol ulû hazrete
Şeş cihetden ol münezzeh zülcelâl bî kemû-keyf âna gösterdi cemâl
Zâten ol sultân-ı mâzâğal-basar eylemişdi hakk'a tahsîs-i nazar:

Yol güzergâhı boyunca bir çok şeye şahit oldu ve neticede ulu Hazrete ulaştı. Fakat bu buluşma beşer buluşması gibi değildi. Bu manevi bir âlemde gerçekleşiyor ve dünyaya has maddi unsurlardan tamamen uzaktı. Çünkü Allah için mekan, keyfiyet ve kemmiyet yoktur 6 yön ve cihet söz konusu değildir. Tüm bu unsurlardan Allah münezzehtir. Bu buluşmada Hz. Peygamber bakışını tamamen rabbine odaklandırdı ki, gözü belirli bir noktadan öteye hiç kaymadı.
Âşikâre gördü rabbü'l-izzetî âhiretde öyle görünür ümmeti
Bî-hurûf-ü lâfz-u savt ol pâdişâh mustafa'ya söyledî bî-iştibâh
Dedi kim matlûb ü maksûdün benem sevdiğin cân ile mâbûdün benem
Gece gündüz durmayub istediğin nola kim görsem cemâlin dediğin
Gel habîbim sâna müştâk olmuşam cümle halkı sâna bende kılmışam
Ne murâdın vâr ise kîlam revâ eyleyem bir derde bin türlü devâ.

Bu buluşmada Peygamber rabbini alenen (açık ve net) gördü. Nitekim Peygamber ümmeti olanlar da ahirette aynen böyle görecekler. Rabbi kulu Muhammed'e çok şeyler söyledi, şöyle ki: Ya Muhammet isteyip arzu ettiğin, ta gönülden sevdiğin rabbin benim. Gece gündüz durmayıp n'ola bir cemalini görsem dediğin benim. Gel Habibim! senden razı olmuşum, seni sevmişim ve tüm halkı sana ümmet kılmışım. Ne arzun var ise söyle bir derdine bin deva vereyim.. Ancak onun kelâmı ses ve lafız cihetinden değildi.
Mustafâ dedi: "Eyâ rabbe'r-rahîm vey hatâ pûş ü atâsı çok kerîm
Ol zaîf ümmetlerim hâlî nola Hazretîne nîce anlar yol bula
gece gündüz işleri ısyan kamu korkarım ki yerleri ola tamu
Ya ilahi hazretinden hacetim Bu durur kim ola makbul ümmetim
Hak-Teâlâdan nidâ geldi hemin Yâ Muhammed dedi Rabbü'l-Âlemin
Gam yeme kim Yâ Muhammed olma melul Her ne kim dîledin oldu kabul
Ümmetini sâna verdim ey habîb Cennetîmi anlara kıldım nasîb.

Hz. Peygamber dedi ki: Ey merhameti bol Rabbim! Ey günahkâr kullarına affı bol Rabbim! Gece gündüz günah ve ısyanda bulunup cehenneme girmelerinden korktuğum zayıf ümmetimin âhirette hali ne olur? Sana hangi yüzle varırlar? Ya Rab senden isteğim ümmetime acı, onları hidayete sevk ederek onlardan razı ol.

Hak taâlâdan bir cevap geldi hemen. Ya Muhammed gam yeme, üzülme Allah arzu ve istediğini kabul etti. Ümmetini sana verdi , cenneti de onlara nasip etti.
Avdet edûp davet et kullarımı Tâ gelûben göreler dîdârımı
Sen ki mi'râc eyleyûb etdin niyâz Ümmetin mîrâcını kıldım namâz"
Her kaçan kim bu namazı kılalar,cümle gök ehli savabın bulalar
Çünkü her türlü ibadet bundadır, Hakka kurbiyyetle vuslat bundadır
Sıdk ile beş vakit olundukça eda, elli vaktin ecrin eyler hak ata.

Ya Muhammed (s.a.v.) kullarını Hakka davet et ki, cemalimi görmek onlara da nasip olsun. Senin miracını ümmetin için namaz kıldım, namazı müminlerin miracı kıldım. Namazını kılan her kul, gök ehlinin sevabına nail olurlar.

Çünkü tüm ibadetler namazda mevcuttur. Cenab-ı Hakka yakınlık ve ona ulaşmak da namazladır. Samimiyetle kılınan beş vakit namazın karşılığı; elli vakit kılınmıştır.
Tarfetül-ayn içre ol Fahr-i cihân Ümmühân'ın evine geldi hemân
Her ne vâki oldu ise serteser Cümlesin eshâbına verdi haber
Dediler: "Ey Kıble-i İslâmü dîn Kutlu olsun sâna mîrâc-i güzîn
Biz kamûmuz kullarız sen şâhsın Gönlümüz îçinde rûşen mâhsın
Ümmetin olduğumuz devlet yeter Hizmetin kıldığımız izzet yeter !"

Mirac (hadisesi) göz açılıp kapanacak kadar kısa bir anda gerçekleşti. Tekrar Ümmühani'nin evine peygamber avdet buyurdu. Olan her şeyi ümmetine anlattı. Her kes Peygamberin miracını kutladı ve dediler:

Ey Muhammed! Biliyoruz ki biz hizmetkâr, sen ise şahımızsın, tâ gönlümüz içinde parlayan bir Ay'sın. Ümmetin olduğumuz bu devlet ve sana hizmet etmekle elde edeceğimiz şeref bize yeter.

            Mirac Kandiliniz mübarek olsun,  mutlu olunuz ve nice kandillere efendim..





Bir Yorum Yazın
Bu habere yorumlar

Diğer Yazıları

Copyright © 2024