PEYGAMBERİMİZİN AİLE HAYATI - Eskişehir Haber

PEYGAMBERİMİZİN AİLE HAYATI

PEYGAMBERİMİZİN AİLE HAYATI
Yayınlama: 10 Mart 2009 Salı - 9.746
A+
A-

Kuran-ı Kerimde: “Andolsun, Allah’ın Rasûlü’nde sizin için; Allah’a ve âhiret gününe kavuşmayı uman, Allah’ı çok zikreden kimseler için güzel bir örnek vardır.” (Ahzâb, 21) buyrulur.

Eşler için huzur, paylaşım ve iffet mekânı; çocuklar için terbiye, sevgi ve şefkat ocağı olan ailenin her toplum için son derece önemli olduğu ve bizim için bu alanda da tek örneğin Hz. Peygamber Efendimiz (s.a.v) olduğu muhakkaktır. Aile yuvasının sağlam temeller üzerinde kurulup devam edebilmesi, tüm dünyanın karşılaştığı toplumsal olumsuzlukların bertaraf edilerek toplumun sağlıklı oluşabilmesi için herkesin onu iyi tanıyıp ve ondaki güzelliklerden yararlanmaya çalışması gerekmektedir.  

        "Ey müminler! Kendinizi ve ailenizi yakıtı insanlar ve taş­lar olan ateşten koruyun." (Tahrim, 6)

"Müminlerin iman bakımından en mükemmel olanı, ahlakî bakımdan en güzel olan ve ailesine şefkat ve yumuşak davranandır." (Tirmizî, İman 6) buyuran Hz. Peygamber (s.a.v), bu konuda en güzel örneği kendisi sunmuştur. O, Yüce Allah'ın "Eşlerinizle en güzel bir biçimde geçinin!" (Nisâ, 19) emrini bizzat uygulamıştır. O, eşleriyle en güzel bir şekilde geçinmiş, onlara her konuda yardımcı olmuş, ev işlerinde onlara ortak olmuş, onlara asla bir fiske dahi vurmamıştır. Onları hayatlarında ve vefatlarında her zaman hayırla anmıştır.  

Hz. Aişe’ye peygamberimizin evde ne yaptığı sorulunca: “Ev halkına işlerinde yardım ederdi. Elbisesinin söküğünü diker veya yamar, ayakkabısını tamir ederdi. Ezanı işitince de namaza çıkardı.” (Buhari, Nafakat, 8)  buyurmuştur.

Ey Allah'ın Elçisi! Kadınlar hakkın­da ne tavsiyede bulunursunuz? Diye sora­n kişiye: "Onlara yediğinizden yedirin, giydiği­nizden giydirin, onlara vurmayın ve onla­rı kötülemeyin" buyurmuştur. (Ebu Davud, Nikah, 42)

Allah Rasulü, aile sırlarının başkalarına anlatılmamasını; aralarındaki sırrı başkalarına yayan karı kocanın, insanların en şerlisi olduklarını bildirerek aile mahremiyetinin önemine dikkat çekmiştir.

"Bir kimsenin harcadığı parala­rın en değerlisi aile fertlerine harcadığı paradır." (Müslim, zekât, 38) buyurmuş, kendisi de aile fertlerini hiç ihmal etmemiştir. Ümmetine de, "Kişiye günah olarak sorumluluğunda olan aile fertlerini ihmal etmesi yeter." (Ebu Davud, zekât, 45) buyurarak aile büyüklerine sorumluluklarını hatırlatmıştır.  

Peygamberimiz, ailenin geçimi için çalışıp çabalamayı teşvik ederdi. O, bir kimsenin ailesi için harcadığı parayı sevap getiren bir iyilik olarak değerlendirmiştir. Hatta bir hadislerinde: “Siz ev halkına bir harcamada bulunduğunuzda, şüphesiz ondan sevap alırsınız; hatta eşinin ağzına verdiğin bir lokmadan bile..” (Buhari Nafakat,1 İman 41, Müslim, vasıyyet,1) buyurmuştur.

Yıllarca onun hizmetinde bulunan Enes b. Malik, "Ben ev halkına Hz. Peygamber’den daha şefkatli olan birini görmedim." demiştir. (Müslim Fedail, 62)

Veda hutbesinde de şöyle buyurmuştun  "Ey insanlar!   Kadınların haklarına riâyet etmenizi ve bu hususta Allah'a karşı gelmekten sakınmanızı tav­siye ederim. Siz kadınları Allah'ın emane­ti olarak aldınız ve onların namuslarını ve ismetlerini Allah adına söz vererek helâl edindiniz..'. (Müslim, Hac, 147)

Bir gün Hz. Ebu Bekir, Hz. Peygamberin evine geldiğinde, kendi kızı ve Peygamberimizin hanımı olan Hz. Aişe’nin Hz. Peygambere bağırdığını işitti. İçeri girer girmez, öfkeyle kızının üzerine yürüdü. Peygamberimiz araya girerek, ona engel oldu. Daha sonra Hz. Ebu Bekir çıkıp gittiğinde Peygamberimiz Hz. Aişe’ye:  -Gördün mü? Seni babanın elinden kurtardım, diyerek işi tatlıya bağladı.. (Ebu Davut, Edep, 92)

Hz. Peygamber: "Ey Âişe, bu gece bana, Rabbime ibadet için izin verir misin?" diyerek gece ibadeti için eşinin rızasını alma nezaketini gösterirdi.

Oğlu İbrahim'in ölümüne ağlamış ve bunun sebebini şöyle açıklamıştır: "Bu bir merhamet göstergesidir. Gözümüz yaşarır, gönlümüz mahzun olur. Ama asla Rabbimiz’i razı etmeyecek söz söylemeyiz. Ey İbrahim, senin ayrılığın gerçekten bizleri mahzun etti." (Buhârî, Cenâiz 44) diyerek inananlara sabrın örneğini göstermiştir.

Torunları Hasan ve Hüseyin (rad. anhüma) için "Onlar benim dünyada öpüp kokladığım iki reyhanımdır." (Tirmizî, Menâkıb 30) buyurmuş, namaz kılarken torunlarından biri sırtına çıktığında, bu yüzden namazda secdeyi biraz uzatmıştı. (Nesâî, İftitâh 83) Bir defasında namazı kısa tutmuş ve sebebini soranlara; “Bir çocuk ağlaması duydum ve annesi üzülmesin diye namazı kısa tuttum.” (Nesâî, Kıble 35) cevabını vermiştir. O, her zaman çocukları kucağına almış, öpüp okşamıştır. On tane çocuğu olduğu halde hiç birisini alıp öpmediğini söyleyen bir babaya, “Merhamet etmeyene merhamet edilmez. Allah kalbinden merhameti söküp almışsa ben ne yapabilirim!” (Buhârî, Edeb 22) buyurmuştur.

Peygamberimiz tam bir örnek aile ha­yatı yaşamış, sevgili bir eş ve sevgili bir baba olmuştur. Vakti gelince kızlarını evlendirmiştir. Ailesini hiç ihmal etmemiş, hem kendi yakınları hem de eşinin yakın­ları ile ilgilenmiş, gerektiğinde onlara yar­dım etmiştir. Mesela Amcası Ebu Talib'in yükünü hafifletmek için beş yaşından iti­baren Ali'yi yanına almış, Ali'nin kardeşi Cafer'in de diğer amcası Abbas'ın yanında kalmasını sağlamıştır.





Bir Yorum Yazın
Bu habere yorumlar

Diğer Yazıları

Copyright © 2024