Kötü Alışkanlıklar Üzerine - Eskişehir Haber

Kötü Alışkanlıklar Üzerine

Kötü Alışkanlıklar Üzerine
Yayınlama: 29 Aralık 2008 Pazartesi - 13.268
A+
A-

“Alışkanlıkların zinciri önce hissedilmeyecek kadar hafif, sonra kırılmayacak kadar güçlü olur.”                             

                                        Benjamin Disaeli  

 

Alışkanlığın Tanımı:

Alışkanlık, iç ve dış etkilerle davranışların tekrarlanıp, hep aynı biçimde gerçekleşmesi sonucu ortaya çıkan, şartlanmış davranışlardır. Ya da şöyle diyebiliriz: Alışkanlık, davranışlarımızı, düşüncelerimizi veya duygularımızı yönlendiren ve zamanla da otomatik bir tepki haline dönüşen sonradan edinilmiş davranışlardır.

Fiziksel alışkanlıklar denildiğinde akla ilk gelen hiç şüphesiz sigara, çay, kahve, içki, uyuşturucu gibi zararlı maddeler, sürekli televizyon seyretmek, kumar ve oyun alışkanlığı gibi alışkanlıklardır. Duygusal alışkanlıklar denildiğinde gurur, kibir, kıskançlık, öfke gibi yerleşmiş davranışlardır. Zihinsel alışkanlıklar denilince de bazı insanlarda yerleşmiş bulunan sabit fikirler ve önyargılardır. Kuşak çatışmaları buna örnek olarak gösterilebilir. 

İnsanlardaki tüm alışkanlıklar, önce tanımak, sonra kabullenmek ve nihayet benimsemek şeklinde bir yol takip ederek gelişir ve yerleşirler.  Bu noktaya kadar inisiyatif kısmen kişinin ve ailesinin elindedir. Ne zaman ki kişi alışkanlık elbisesini giyer, işte o zaman ipler yavaş yavaş bırakılır ve bir zaman sonra da insanın öne çıkan özelliği ve oluşan kimliği olur. Bunlar aynı zamanda toplumun kimliği olarak, daha uzun soluklu devam ederse, o toplumda kalıtsal öldürücü bir maraz olarak  devam eder.

Alışkanlıklar otomatiğe alınmış makineler gibi cansız ve donuktur. Birer kurulu makine gibi sadece görevini gerçekleştirirler. Orada tefekkür, akıl, mantık ve olayların niçin ve nedeninin yeri yoktur.

Yazar Danah Zohar, “Kuantum Benlik” adlı kitabında “Bir alışkanlığı tekrarlarken, ne özgürlüğümü ne de yaratıcılığımı kullanırım. Düşük enerjili bir eylem olan alışkanlık beyne çok az enerji pompalar. Bu yüzden de yaratıcılığın hiç gerekli olmadığı bir eylemdir” diyerek, kişiyi olaylardan tamamen pasivize eden bir olgu olarak alışkanlığa dikkat çeker.

“Alışkanlıklar anahtarı kaybolmuş kelepçelerdir.” Onu söküp ateşe atmak, Allah’a kulluk yaparak iyi işlerle hayatımızdan tamamen çıkarmak gerekir diyen Mevlana örnek alınmalıdır.  

Alışkanlıklar olta mantarı veya olta kurşunu gibidirler. Sizi ya yukarı çekerler, ya da aşağı. Siz aşağı çekilmemek için hep iyi alışkanlıklar edinin ki, hep üstte kalın.

Aristo da: “Mademki alışkanlıklarımızın kölesiyiz, o zaman iyi alışkanlıklar edinelim" der.

 

Kötü Alışkanlıklar:

‘İnsanın hayatta sahip olabileceği en kötü patron kötü bir alışkanlıktır’ denilir. Bilindiği gibi tüm alışkanlıklar, küçük yaşta belirmeye başlar. Aslında eğitimimiz hemen hemen bizi yetiştirip büyütenlerin elindedir. Örneğin çocuğun küçüklüğünde şımartılması, yaptığı yanlışlıkların hoş görülmesi, çevreye ve arkadaşlarına zarar verdiği halde yakın çevresinden destek görmesi v.s. İşte bunlar kötü alışkanlıkların asıl tohumlarıdır. Çocukta filizlenir, sonra alışkanlığın kucağında alabildiğine büyüyüp gelişirler. Bu kötü yönelimleri yaşın küçüklüğüne ve işin önemsizliğine bakarak hoş görmek tehlikeli bir terbiye yöntemidir.

Gerçekten alışkanlık yavaş yavaş, sinsi sinsi içimize girer. Önemsemediğiniz küçük küçük günahlardan, çeşitli tik alışkanlığına kadar bir yığın olgu haberimiz olmadan kişiliğimize taht kurar. Zamanla yerleşen bu alışkanlıkların karşımızda duran sarp dağlar haline geldiğini görürüz; fakat onları alt etmeğe karşı hiçbir enerjimizin de kalmadığını anlamış oluruz. “Alışkanlık, bir halata benzer; her gün bir lifi örer ve sonunda, onu koparamayacak kadar güçlü yaparız.” (Horace Mann)

Sigaradan içkiye, ondan da uyuşturuculara kadar uzanan bağımlıların sayısı, her geçen gün biraz daha artmaktadır."İçkinin az miktarı bile, normal hallerde insanlardaki suç işleme arzusunu bastıran ahlâkî değerleri kaldırıp şahsa suç işleme cesaretini vererek suç ürettiği dünyamızda, yılbaşındaki içkili eğlence alışkanlıkları ve yılbaşı eğlencesinden ne anlaşıldığı oldukça önemli olmalıdır.

O gece sabaha kadar içki içmek bir yılbaşı eğlencesi midir? İçki içmenin dini açıdan günah olduğu bir tarafa, hangi doktor sınırsız içilen içkinin insan aklını ve sağlığını tehdit etmediğini söyleyebilir.. Hele bir de uyuşturucu varsa bunu hangi aklıselim, nasıl savunabilir?.. 

“Kötü alışkanlıkların, hafızayı zayıflatmadan beyin hasarı ve zekâ geriliğine; suç işlemeye teşvik ve tahrikten kalp hastalıklarına; vücudun ısı ayarını bozmadan, böbrek taşı teşekkülüne; devlet bütçesine yük olmadan intiharlara; işi terkten trafik kazalarına; kansere kadar varan mide rahatsızlıklarından sakat doğumlara; ahlâki dejenerasyonlardan, hallüsinasyonlara hatta zehirlenip ölmeye kadar çok çeşitli zararlara sebep olduğu bu gün için tecrübe ve araştırmalarla ortaya konmuştur.” (Sızıntı)  

Tüm araştırmalarda alkolün insan vücuduna verdiği zararların adeta saymakla bitirilemeyecek kadar çok olduğu, alkolün karaciğer ve beyin hücrelerine doğrudan, diğer organ ve sistemlere de dolaylı yoldan zararları olduğu ; sigara tiryakisinin ciğerinin 20 yılda 7 kilogram katran bağladığı, belirli yaştan sonra vücuttan atılamayan katran, kalp ve damar hastalıklarının en büyük sebebi olduğu dile getirilmektedir.

                                                                                                             info@aliosmanorum.com





Bir Yorum Yazın
Bu habere yorumlar

Diğer Yazıları

Copyright © 2024