Çocuk Terbiyesinde Şiddet ve Korku - Eskişehir Haber

Çocuk Terbiyesinde Şiddet ve Korku

Çocuk Terbiyesinde Şiddet ve Korku
Yayınlama: 22 Aralık 2008 Pazartesi - 8.493
A+
A-

 

Çocuk Terbiyesinde prensip olarak ‘sevgi ve hoşgörü’ yerine ‘korku ve sertliği’ örnek almak, yapılabilecek en büyük hatadır. Dayağı eğitimin kaçınılmaz bir parçası olarak gören­ler diyor ki: meyli oyun ve eğlenceye endeksli olan çocuklar korkutulmadan öğrenmeye asla yanaşmazlar…

Oysa eğitimin etkili gücü dayak ve korku değil, içten gelen öğrenme isteği ve sevgidir. Bizlere düşen görev çocuklardaki bu isteği aktif hale getirmektir. Aslında zor kullananlar, içinde bulunduk­ları olumsuz duruma, kendi yetersizliklerinin sebep olduğunu ve bu sert tavrın daha sonra çocukları isyana sevk edeceğini bilmelidirler.

Şüphesiz ki İslâm'ın çocuk terbiyesinde kendine has bir yolu ve yöntemi vardır. Çocuk güzel öğüt ve sıcak bir ilgiyle eğitilir. Bu tarz bir tutum fayda veriyorsa, artık bu durumda terbiyecinin çocuğu sevgiden uzak tutması ve ona sert davranması doğru olmaz. Çocuğa sevgiyle yaklaşmanın hiçbir fayda sağlamadığı, aksine, ona biraz sert davranmanın faydalı olacağı kanaati ortaya çıksa da, yine dayağa gerek olmadığı, bir gerçektir. Hatta âerbiyeci çocuğu eğitirken tüm ıslah vasıtalarına başvurduğu halde sonuç alamayıp aciz kalsa da, sevgi ve hoşgörüden başka bir yol olmamalıdır.

Kuran-ı Kerimde baba oğul ilişkisine örnek olmak üzere ‘Lokman Suresi’nde şöyle buyrulur:

“Lokman, oğluna öğüt vererek: Yavrucuğum! Allah'a ortak koşma! Doğrusu şirk, büyük bir zulümdür, demişti. 

Biz insana, ana-babasına iyi davranmasını tavsiye etmişizdir. Çünkü anası onu nice sıkıntılara katlanarak taşımıştır. (Çocuğun anne ) sütünden ayrılması da iki yıl içinde olur. (İşte bunun için) önce bana, sonra da ana-babana şükret diye tavsiyede bulunmuşuzdur. Dönüş ancak banadır.

 Eğer onlar (annen ve baban) seni, hakkında bilgin olmayan bir şeyi (körü körüne) bana ortak koşman için zorlarlarsa, onlara itaat etme. Onlarla dünyada iyi geçin. Bana yönelenlerin yoluna uy. Sonunda dönüşünüz ancak banadır. O zaman size, yapmış olduklarınızı haber veririm…”(Lokman, 13-19) 

Kuran’da Hz. Lokman (a s )ın oğluna yaptığı öğütlere baktığımızda ilk sırada:

 -Allahtan başka ilâhın olmadığı inancının geldiğini görüyoruz Lokman oğluna öğüt vererek: Yavrucuğum, Allaha ortak koşma, çünkü bu büyük bir haksızlıktır dedi. Biz de, bu âyetten hareketle, çocuklarımıza Allahın büyüklüğünü ve ona karşı her türlü saygısızlıktan uzak kalmalarını anlatacağız

- Şu dünyayı ve üzerindeki bütün canlıları yaratan Odur Allahtan başka hiçbir ilâh yoktur İbadete ve duaya lâyık ancak O’dur Ancak Allahın huzurunda eğilir ve gücümüzün yetmediği şeyleri Ondan isteriz Eğer Allah’ı unutur, para ve makam elde etmek için meşru yolları bırakıp, başkalarının önünde eğilirsek Allaha karşı büyük bir haksızlık yapmış oluruz

Biz de çocuklarımıza, Allah’ın yaptığımız her şeyi gördüğünü, aklımızdan geçirdiğimiz en gizli duyguları bildiğini, Ondan hiçbir şeyi gizleyemeyeceğimizi, iyi şeyler yaptığımızda bizden hoşlanıp bizi seveceğini.. anlatmalıyız. 

-Yavrucuğum -namazı kıl, (insanlara) iyiliği emret, kötülükten vazgeçirmeye çalış, başına gelenlere sabret İnsanları küçümseyerek onlardan yüz çevirme ve yeryüzünde asla şımarma; Allah kendini beğenerek övünen ve toplum içerisinde huzursuzluğa sebep olan kimseleri asla sevmez..

Ayetlerde görüldüğü gibi hem Allaha, hem de Onun yarattığı insanlara karşı görevlerimiz sıralanmakta; adab-ı muaşeret kurallarının bir özeti verilmektedir Özellikle inanç değerlerimizi çocuklarımıza anlatırken onların yaşına ve anlayışına göre hareket ederek ölçülü anlatmamız gerekir.

Çocuklarına din eğitimini verirken çoğu aileler farkında olmadan korku objesini kullanırlar   Örneğin çocuğun yaramazlığından bıkan anne, -Beni çok üzüyorsun, Allah annelerini üzen çocukları sevmez, cehenneminde yakar diye korkuttuğunda, çocuk bunun gerçekleşeceğini zannederek paniğe kapılabilir

Bu konu ile ilgili ‘Yengeç Kitap’ isimli eser sahibi Salzman, çocuklarına söz geçiremeyen beceriksiz bir annenin hikâyesini anlatırken şöyle der: Bu ahmak kadın çocuklarını üç şeyle korkutarak sindirmeye çalışırdı: Öcü, Baba ve Allah

Çocukları yatmaya zorlamak için, -Yatın çabuk, kapatın gözlerinizi, yoksa öcüler gelir sizi yer, derdi Yaramazlık yaptıkları zaman, -Allah annesini üzen çocukları cehenneminde yakar, diye korkuturdu Bir suç işleyen veya yalan söyleyen çocuğu tehdit eder, -Baban akşam gelsin görürsün sen, temiz bir dayak ye de aklın başına gelsin, derdi

Şimdi düşünelim, küçük çocukları cehenneminde yakan bir Allah’ı hangi çocuk sevip içinden gelerek saygı gösterecektir? Çocuğu cehennemle korkutup Allahtan soğutmaya kimin hakkı vardır? Çocuklara cehennemin kapılarının kapalı olduğu hala öğrenilemedi mi? Bu vebalin altından nasıl kalkacaksınız?

Peygamberimiz buyuruyor ki: Buluğ çağına girinceye kadar çocuktan ve akıl hastasından kalem kaldırılmıştır ve onlar yaptıklarından muaf tutulmuşlardır. Çocuğu cehennemle korkutuyorsak, hem Allaha, hem çocuğa haksızlık yapıyoruz Eğer çocuklar Allah’a karşı tavır koyuyorlarsa bilinmelidir ki, çocukların tepkisi gerçek Allaha değil, uydurulan korku Tanrı’sınadır.      info@aliosmanorum.com                                                                                                            

 





Bir Yorum Yazın
Bu habere yorumlar

Diğer Yazıları

Copyright © 2024