Aile İçi Şiddetin Sebepleri ve Şiddeti Kullananlar: - Eskişehir Haber

Aile İçi Şiddetin Sebepleri ve Şiddeti Kullananlar:

Aile İçi Şiddetin Sebepleri ve Şiddeti Kullananlar:
Yayınlama: 1 Aralık 2008 Pazartesi - 9.789
A+
A-

A. Osman ORUM

Kadın, toplumdaki katı cinsiyet rolü yüzünden çaresiz olmayı öğrendiği ve şiddetle karşılaştığında onunla baş et­me becerisini gösteremediği bilinmektedir. Bu da er­keğin şiddetine katkıda bulunmaktadır.

Araştırmalara göre şid­dete maruz kalan kadınlar da çocuklarına karşı şid­det kullanmaktadır. Böylece toplumdaki suç işleme oranları da artmaktadır. Şiddetin var olduğu ailelerin çocukları, anne ve babalarının davranış kalıpla­rını öğrenip uygulamaktadır. Yani çocuklar şiddetin aile içerisindeki etkileşimde yeri olduğunu öğrenmektedirler.          

Şiddete başvurulan sebeplerden biri, tecavüz sonucu yapılan evliliklerdir. Bunlar da kaçırılarak tecavüze uğrayan ve ailesinin zoruyla evlendirilen kadınlardır. Bu da kısacası ömür boyu cinsel tacize yol açmaktadır. Aileler, "bekâreti bozulan" ve başkasıyla evlendiremeyeceklerini düşündükleri kızlarını zorla, hatta döverek, eve kilitleyerek tecavüzcü ile evlenmeye zorlamaktadırlar. Bu durumda ise koca tecavüzün sarsıntısıyla cinsel isteksizlik duyan eşine, fiziksel şiddet uygulayarak tecavüz etmeye devam etmektedir. Tecavüzcü erkek, cezalandırılmak yerine, ailenin zoruyla mağdur durumdakiâ kızla evlendirilerek ödüllendirilmekte ve bu kadına ömür boyu, dayakla tecavüz etme hakkını elde etmektedir.  

Yine istatistiki verilerde erkeklerin şiddete başvurma sebepleri olarak; kadının cinsel ilişkiye girmek istememesi, fazla kilo aldığı iddiası, çocuk doğuramaması ya da erkek çocuk doğuramaması, ailenin ekonomik sıkıntı çekmesi, kadının izinsiz dışarı çıkması, kadının çalışmak istemesi, çocuğun babaya benzememesi, çocuğun başarısızlığı, günlük görevlerindeki kusur ve hataları..  görülebilir.

Hürriyet Gazetesinde, 23.10.2000 tarihli bir haber, S.Y.'e tecavüze kalkışan adamın 9 ay sonra serbest kalacak ol­ması üzerinedir.

Tecavüzcü "tecavüze eksik teşebbüsten" yargılandığı için topu topu 2 yıl 2 ay ceza almış ve bu nedenle 9 ay sonra çıkacakmış. Sanki kendisi tecavüzden vazgeçmiş gibi. Adam teşebbüsü tam da, çevredekiler yetişince tamamlayamamış. Peki diyelim ki, eksik değil de tam teşebbüsten yargılansa ne olacaktı? 7 yıl ceza alacak ve 3 yıl yatıp çıkacaktı. Yanlış okumuyorsunuz.

Zorla eve girip bir kadına tecavüzün cezası, hiç hafifletici sebep yoksa bile 7 yıl. Ederi 3 yıl hapis.

Peki, aynı kişi eve girip tecavüz etmeyip, S.Y.'nin çöpünü çalsaydı ne olacaktı? Gasptan 36 yıl hapis yatacaktı. ( D cüceloğlu, Mış gibi Yaşamlar)

 

Şiddet Uygulayanlar Nasıl Erkeklerdir?

Bu sorunun karşılığı ise şöyle verilmektedir: Şiddet uygulayan erkeklerin, yalnızca, "hasta ruhlu ve alkolik" olduğunu düşünenler büyük hata yapmış olurlar. Hepsi normal, bildik, tanıdık biçimde davranan erkeklerdir. Çoğunlukla kadınlar şiddet uygulayan kocalarını "dışarıda melek" olarak tanımlamaktadırlar. Hatta bazıları, bu nedenle ailesine ve dostlarına, şiddete uğradığını söyleyemediğini, kendisine inanmayacaklarından emin olduğunu ifade etmektedirler. 

Alkol kullanımı, şiddeti iki yönlü etkilemektedir. Alkollü olduklarında erkekler, daha "rahat ve fütursuzca" şiddet uygulayabilmekte ve şiddeti alkolün arkasına sığınarak açıklayabilmektedirler. Gerçekte ise, alkol şiddetin kaynağı değil erkeklerin kullandığı bir araçtır.   

Gerçekten şiddet, kavga, boşanma, ayrılma v.b. gibi olumsuz davranışların yaşandığı aileler; çoğunlukla İslâmî değerlerden uzak olan ailelerdir. İslâmî şuur, bilinç ve değerlere sahip olan ailelerde bu tür olumsuz davranışlara pek rastlanmamaktadır. Bu nedenle İslâmî değerler, bireyler arasında ciddî bir ortak nokta oluşturmanın yanı sıra, ortak hedefler de oluşturacak ve bireylerin aynı ülküyü paylaşmalarını sağlayarak aileyi kavga ve şiddet merkezi olmaktan çıkararak; bir huzur ve dayanışma ortamı haline getirecektir.

1980 sonrasında feminist grupların öncülüğünde bazı belediyelerin bünyelerinde "Kadın Sığınma Evleri" gibi kuruluşlar ortaya çıkmıştır. Ancak bunların çoğu amaçlarının dışında faaliyetlerde bulundukları için uzun süre varlık gösterememişlerdir. Şurası iyice bilinmelidir ki, aile içindeki şiddet ancak toplumdaki şiddetin çözülmesiyle önlenebilir.

Eleanor Roosevelt’in şu sözleriyle bitiriyorum: "İnsan hakları ihlali nerede başlar? Evlerimizde. Eğer bu haklar evimizde yoksa, başka hiçbir yerde anlamı yoktur."

Şiddetin İstatiksel Boyutu:

Türk kadını 3 dakikada bir şiddete uğruyor başlığı altında şu cümleler yer alıyor: Emniyet Genel Müdürlüğü 2005 ve 2006'yı kapsayan suç istatistiklerini açıkladı: Kadınlara karşı şiddet içerikli 333 bin 237 suç işlendi. 113 bin 724 kadın suç mağduru oldu. Bu olaylarda toplam 1985 kadın öldü.

Olaylarda gördükleri şiddet sonucu yaralanan kadın sayısı 2005'te 5 bin 257 iken, bu rakam 2006'da 9 bin 317'ye çıktı.  

Ayrıca, toplam 30 bin 621 intihara teşebbüs vakasında 8 bin 773 kadın mağdur olurken, 3 bin 266 intihar olayında 858 kadın yaşamını yitirdi. 

                                                                             info@aliosmanorum.com





Bir Yorum Yazın
Bu habere yorumlar

Diğer Yazıları

Copyright © 2024