'Doğa Koruma ve Milli Parklar Eskişehir Şube Müdürlüğünce, kar yağışı
ve soğuk hava sebebiyle yiyecek bulamayacağı düşünülen yaban
hayvanları için ormanlık alanlarda yemleme çalışması yapıldı.'
Haberini okumuşsunuzdur…

Milli Parklar Eskişehir Şube Müdürlüğü, Yukarı Kalabak Mahallesi
civarında çalışma yapmış… Hayvanların geçiş güzergahları tespit
edilmiş ve bu bölge, kızıl geyiğin ve kuşların yoğun olduğu bir
bölgede olduğu için seçilmiş…

Kızıl geyikler için bazı mevkilere saman balyası, kuşlar için ise yol
kenarında açıklıklar oluşturarak buğday kırması atılmış… Diğer yaban
hayvanları da unutulmamış tabi…

Bunlar işin resmi kısmı olabilir, hatta zorunlu görevde… Bu
arkadaşlarımızın görev tanımlarında bu işte yazıyor olabilir… Her şeye
rağmen çok güzel /örnek alınası bir olay…

Benzeri işleri kravatsız kişilerinde yaptığına şahidim… Dağ taş
gezerek imkanları dahilinde evcil, yabani ayrımı yapmaksızın yiyecek
içecek dağıtan güzel gönüller tanıyorum…
Bu güzel yüreklerin bir çoğu isimlerinin yazılmasını dahi istemiyor…
Haliyle havalar soğudu… Hatta az da olsa kar düştü… Dolaysıyla onları
gören, gözeten, besleyen gönüller diğer gönüllerden farklıdır
nezdimizde…

Diğer yandan hunharca /vahşice hayvanlara zulmedenler, öldüren
insancıklarla aynı havayı teneffüs ediyoruz maalesef…

O insancıklara en güzel cevabı, adamlık dersini büyük usta Sadri
Alışık 1964 yılında Avare filmindeki sahneyle pek ala vermişti
/hatırlayalım…

Usta oyuncu Sadri Alışık'ın sokak köpeğiyle olan diyaloğu ve sarhoş
olan adam, yolda derbeder halde gezerken yerde yatan sokak köpeğe
tekme atması üzerine, Alışık'ın verdiği adamlık dersi ve sonrasında
söylediği 'Sokak Köpeklerine Selam Vermek Adam Olmaya Çeyrek Var
Demektir' sözü sokak hayvanlarına verilen değeri bir kez daha
sorgulatıyor! Öyle değil mi?

Ve maalesef birçoğumuz için adamlığa saatler, hatta günler, aylar yıllar var…

Merhum sanatçı, büyük usta Sadri Alışık, kabrin nur mekanın cennet olsun…


İŞİTME ENGELLİLER BİLE DUYDU... YA SİZ?

İşitme engelli genç bindiği dolmuşta 4 kişi tarafından öldüresiye dövüldü…
Haber böyle geçti kamuoyuna…

Evet, yanlış okumadınız, Adana'da işitme engelli Agit Acun'u (20)
bindiği dolmuşta öldüresiye dövüldü… Görüntüleri izlediğimde inanın
kanım dondu…

İşitme engelli Agit Acun bakın ne diyor 'Kot fabrikasında çalışıyordum
iş çıkışı eve gitmek için dolmuşa bindim… Dolmuşta giderken bir kişi
sırtıma dokundu ve seslendi… İşitme engelli olduğum için el hareketi
ile anlattım… Yanıma gelen kişi el hareketi yaptı ben de yumruk attım.
Toplam 5 kişilerdi ama bana 3 kişi saldırdı... Beni öldüresiye
dövdüler… O sırada dolmuşta başkaları da vardı ama kimse bana yardım
etmedi... Beni dakikalarca dövüp kaçtılar... Beni dövenlerden
şikayetçiyim…'

'İşitme engelli olduğum için el hareketi ile anlattım…' diyor… Kendini
ifade edene dek normal bir insan bile ölebilir değil mi?

-Asıl can alıcı cümle ise 'O sırada dolmuşta başkaları da vardı ama
kimse bana yardım etmedi...' demesidir…
-İşin aslı o dolmuşta kimsenin olmadığıdır…
-O dolmuşta insanlığın öldüğüdür bize anlatılmak istenen…
-Ne oldu bize Allah cc aşkına?
-Ne oldu bizim insanımıza, insanlığımıza?

Saldırıyı gerçekleştirenler ise Çukurova Üniversitesi'nde okuyan 4
üniversite öğrencisi…

Ve her biri 20 yaşında…

Yakalanıp sevk edildikleri adliyede tutuklanmışlar… İçlerinden A.G
'Engelli olduğunu bilseydik darp etmezdik' demiş…

Velev ki engelli değildi Agit Acun… Ne değişecekti?
Kaçımız izledi darp videosunu, kaçımız olaydan haberdar bilemiyorum…

Lakin Kent'imizde bir grup işitme engelli genç, Adana'da işitme
engelli Agit Acun'un 4 kişi tarafından minibüs içerisinde dövülmesini
sessiz sedasız şekilde protesto etmiş…

Birçoğumuz hayatın yoğunluğundan /yorgunluğundan dolayı haberdar bile
değiliz /belki… İşitme engelli yaklaşık 30 genç sosyal paylaşım
sitelerinden yapılan çağrılar üzerine, Üniversite Caddesi'ndeki bir
AVM önünde toplanmışlar...

AGİT İÇİN ADALET…

'Agit için adalet' yazılı kağıtlarla işitme engelliler işaretlerle,
yaptıkları eylemi anlatmaya çalışmışlar… Bence fazlasıyla da
anlatmışlar…

İşitme engelli gençlerin şu cümlesine kulak verelim lütfen…
'Agit Acun'un başına gelenler tüm işitme engellilerin başına gelebilir…'

Bir adım daha öte gidelim ve 'Agit Acun'un başına gelenler eğer
vicdansız birilerine rast gelirseniz hepimizin başına gelebilir'
diyelim… Allah cc muhafaza düşünsenize, dövende, dövülende bir
yakınımız, hatta çocuğumuz bile olabilir öyle değil mi? Birde bu
yönüyle düşünelim lütfen… Ves'selam…

HÜSEYİN GÜVEN - 18.01.2018