CHP’nin Beylikova Çıkmazı: "Maden Bizim" Söyleminden "İzin Vermeyeceğiz" Eylemine Keskin Dönüş!

CHP de Kafalar Hep Karışık
Eskişehir'de trafik konusunda bir gün sorun yok, diğer gün sorunun kaynağı şu diye açıklamalar yapan CHP'lileren her konuda kafası karışık..
Eskişehir siyaseti, stratejik öneme sahip Beylikova Nadir Toprak Elementleri (NTE) rezervi konusunda tam anlamıyla bir "dönüşüm" sahnesine tanıklık ediyor. İki gün önce AK Partili vekillerin "Bu kaynak Türk milletinindir" ve "Hiçbir ülkeye devredilmeyecek" çıkışına karşı, "Maden bizim" diyerek sahiplenme eylemi yapan CHP'liler, şimdi ise projenin çıkarılmasına karşı cephe alarak adeta kendi kendileriyle çelişiyor.
Dün "Milli Servet", Bugün "Korkuyla Dolu Yürekler"
Eskişehir Doğa ve Yaşam Platformu üyeleriyle bir araya gelen CHP Eskişehir Milletvekili Jale Nur Süllü, Beylikova'daki rezervin "büyük bir fırsat" olduğunu kabul etmesine rağmen, madencilik sürecine dair derin kaygılarını dile getirdi. Süllü’nün sözleri, CHP'nin konuya yaklaşımındaki ikilemi gözler önüne serdi:
"Eskişehir’in Beylikova ilçesinde bulunan, dünyanın ikinci büyük nadir toprak elementi rezervi şehrimiz için çok büyük bir fırsat sunuyor... Ancak o kadar da masum değiller. Çünkü içlerinden ayrıştırılan barit ve florit sonrasında ortaya çıkan enerji, nükleer enerji. Yüreğimiz gerçekten hop hop atıyor. Oradaki tarım arazilerimizin ve su kaynaklarımızın kirlenmesinden korkuyoruz... Ama biz Eskişehirliler buna izin vermeyeceğiz."
Milletvekili Süllü’nün bu çıkışı, akıllara hemen şu soruyu getiriyor: Fırsat olarak görülen milli bir kaynağın çıkarılmasına, hangi şartlarda "izin verilmeyecek"? Eğer rezerv milli servetse, neden tamamen yerli mühendisler ve devlet kontrolünde (Eti Maden eliyle) yürütüleceği açıklanan bir sürece bile kesin bir dille karşı çıkılıyor?
Muhalefetin Maden Paradoksu
Muhalefetin Beylikova konusundaki tutumu, madenlerin ulusal sahiplenilmesi ve çevre kaygıları arasında sıkışmış bir durumu yansıtıyor. Bir yanda, kaynağın yabancılara devredilmeyeceği garantisi istenirken; diğer yanda, ülkenin enerji ve teknoloji bağımsızlığı için kritik olan bu kaynağın çıkarılmasına "izin vermeyeceğiz" denilmesi, pratik bir çözüm önerisi sunmaktan uzak bir siyasi tavır olarak değerlendiriliyor.
AK Parti Milletvekili Fatih Dönmez'in "Ne yazık ki, muhalefet bu konuda da bilimden, bilgiden ve milli duruştan uzak bir tavır sergiliyor" eleştirisi, bu çelişkili duruşla daha da kuvvetleniyor.
ÇED Süreci Tartışması ve Şeffaflık Talebi
Eskişehir Doğa ve Yaşam Platformu adına konuşan Filiz Fatma Özkoç ve platform üyeleri ise, endişelerin temelini Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) süreçlerinin şeffaflığına oturtuyor. Platformun talepleri, madenin kendisine karşı olmaktan çok, işletme yöntemlerine odaklanıyor:
-
Toptan Reddetme Endişesi: 694 milyon tonluk cevherin yanında ne kadar pasa çıkarılacağı, radyoaktif atık depolama yönetimleri ve ayrıştırmada kullanılacak ağır asitler gibi çevresel etmenler hesaplanmadan bir değerlendirme yapılamayacağı belirtiliyor.
-
Halkın Katılımı: Eti Maden'in pilot tesis verilerinin halkla paylaşılması ve planlanan projeye halkın katılımının sağlanması talep ediliyor.
Muhalefetin çevre kaygılarını dile getirirken, stratejik bir kaynağın çıkarılmasını tamamen engelleme söylemi yerine, süreci şeffaflık ve sıkı denetim ile yürütme talebine odaklanması, kamuoyunda daha yapıcı bir etki yaratabilir. Aksi takdirde, "milli servet" olarak sahiplenilen bir kaynağa, sırf siyasi çekişme uğruna toptan karşı çıkıldığı algısı kuvvetlenecektir.
Gönderen: haber