Tehlikenin farkında mıyız?
Tehlikenin farkında mıyız?
05 Haziran Dünya Çevre Günüydü…
 Dünya Çevre Günü, 1972 yılında adı konan ve 1974 yılından bu yana  Birleşmiş Milletler tarafından kutlanıyor… Amaç; Çevre için harekete  geçmek, bir adım atmak ve farkındalığı geliştirmek… Her yıl farklı bir  tema ve dahi etkinliklerle kutlanıyor… Çelenkler konuluyor, protokol  konuşmaları ve görev tamam…
 
 ***
 Koruyamıyoruz Dünyamızı…
 Koruyamıyoruz Kent'imizi kendimizden…
 Çevre kirlenmesini, insanın doğaya verdiği zarar olarak da tanımlıyoruz /sanki normalmiş gibi…
 Temiz su, sağlıklı gıda, temiz hava, temiz toprak yaşamamızı  sürdürebilmemiz için olmazsa olmazlar /diyoruz… Şu bir gerçek ki ne  yapıyorsak biz insanlar yapıyoruz…
 Yemek /içmekle kalmıyor, atıyor ve dahi kirletiyoruz çevremizi…
 Sonsuz! Olduğunu düşündüğümüz kaynaklar yavaşlatılamayan bir hızla tükeniyor farkında değiliz…
 
 ***
 
 Sonsuz olduğuna inandığımız(!) kaynakları, biz insanlığa sunulan  nimetleri, fütursuzca çar çur ediyoruz… Çocuklarımıza, onların  çocuklarına nasıl bir dünya bırakacağımızı hayal dahi etmiyoruz…  Yeşilin, doğanın ve dahi kaynakların tüketiminin hızlanmasında, doğrudan  bizim katkımız var…
 
 Bilinçsizce hareket ediyoruz birçoğumuz… Mesela içtiğimiz bir suyun pet  şişesi, marketlerden aldığımız naylon poşetler vs 400 yıl kadar  çürümeden kalabiliyor doğada… Bunu bildiğimiz halde sağa/sola atıyoruz…
 
 ***
 Tehlikenin boyutlarının farkında değiliz…
 
 Bilim insanları, 20 bine yakın bitki ve hayvan türü azalarak nesli  tükenme tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu çığırıyor… /Bu tükenişin en  büyük sorumlusu da bizleriz…
 
 Çeşitli gerekçelerle /türler doğal hızlarından 1.000 kat daha hızlı bir şekilde yok oluyor… Bunun sorumlusu da biz insanlarız…
 
 Bu gidişle Dünya nüfusunun 2050 yılında 9,6 milyara ulaşacağı tahmin  ediliyor… Ve bu nüfusun sadece gıda ihtiyacını karşılamak için bile 100  milyon hektar daha tarım alanına ihtiyaç duyulacağı söyleniyor… Diğer  yandan her yıl 50 bin Km2 toprak sadece erozyonla kaybediliyor… Bununla  da kalmıyor insanoğlunun doğaya /toprağa ve dahi kendine verdiği  tahribat…
 
 Gübre, pestisit ve herbisitlerin bilinçsizce kullanımı toprak ve suların  kirlenmesine neden olduğu gibi /sağlığımızı da tehdit ediyor… Hatta  geleceğimizi zehirliyoruz…
 
 1 milyar insan açken, yetersiz beslenirken /gıdaya erişemezken, diğer yandan üretilen gıdanın 1/3'ü israf ediliyor…
 
 Düşünebiliyor musunuz? Kana kana içtiğimiz, israf ettiğimiz suya 1 milyar insan erişemiyor bile…
 
 Bilim insanları 2050'de nüfusun 9 milyar 600 milyona ulaşacağını ve  bugünkü yaşam tarzımızı sürdürmek için üç gezegene ihtiyacımız olacağını  sağır sultana duyurdular… Ama biz hala duymuyor /önlem almıyoruz…
 
 ***
 Doğanın ve doğada olabilmenin güzelliğini ve önemini bir an evvel  anlamalıyız… Yaşadığımız doğayı /çevreyi kirlettiğimizin farkına  varmalıyız… Bunun için neler yapabileceğimizi düşünmeliyiz… Kendimizi,  Kent'imizi, çevremizi ve dahi dünyamızı korumalıyız…
 
 5 Haziran Dünya çevre günü /Sorumluluğumuzun farkına varmak için  bugün/bu hafta bir bahane aslında… Anmaktan ziyade anlamalı,  anlatmalıyız…
 Dünya Çevre Gününüz Kutlu Olsun!
 
 /////////////////////////////////////////////////
 
 TEKNE ORUÇLARIMIZ…
 
 Hatırlar mısınız? 'Tekne Oruçları' ilk heyecanımızdı çocukken…  Oruçlarımızı ilk tamamlayabilme yetilerimizi Tekne Oruçları ile  kazanırdık… Bu minvalde, Oruç bilincine /ibadetine atılan ilk adımımızdı  'Tekne Oruçları…'
 
 Oruç alışkanlıktır bir nevi… Çocukken alındımı tadı, Bırakılmaz beşer  bir daha… Bırakmasın da /sarsın… Bereketlendirsin her yanı…
 
 Unutamadıkları vardır ya insanın… Büyüse de değişmez /bitmez özlem…
 
 PİDE KUYRUKLARI…
 
 Beklemenin güzel hallerindendir pide kuyrukları… Fırınlardaki sıcak pide  alma telaşı ve gelenekselleşen kuyruklar... Pide denilince doğduğum  büyüdüğüm Malıç'ın meşhur içli pidesi gelir aklıma…
 
 Fırıncı Cevat emmi, Fırıncı Kemal, Fırıncı İllez, Cici bey, Fırıncı  Erhan ve diğerleri… Mekanları cennet olsun… Fırıncılar değiştiler,  değişmeyen içli pideler…
 
 İçler evlerde hazırlanır anneler ve ablalar tarafından… İftar saatine  yakın verilir fırınlara… Özellikle kıymalı ve peynirli olursa ne ala…
 ***
 
 Ve eşsiz bekleyiş başlar…
 Her haneden bir kişi pide kuyruğundadır… Muhabbet gırıla gider… Yemek  tarifleri, misafirler bayram hazırlıkları vs… Dostlukların pekiştiği  /piştiği mekanlardır pide kuyrukları… Sıkılmaz kimse, üzülmez… Aksine  keyif duyar, dolar taşar gönüller…
 
 Pidelerin üzerlerine isimler yazılır, sürülür fırına… Nar gibi kızarması  beklenir… Mutluluk ve umut gözlerden okunurdu/bekleyenlerin…
 
 Ben gittim çocukluğumuza, hiçte gelesim yok efendim…
 Ves'selam
HÜSEYİN GÜVEN
07.06.2018 Arşiv
 
					



 
			 
			 
			 
			 
			 
			 
			 
			 
			 
			 
			 
			 
			 
			 
			 
			 
			 
			 
			 
			 
			 
			 
			 
			 
			 
			 
			 
			 
			 
			 
			 
			 
			 
			 
			 
			 
			 
			 
			 
			 
			 
			 
			 
			 
			 
			 
			 
			 
			 
			 
			 
			 
			 
			