ESOGÜ’den Dünya KOAH Günü Açıklaması - Eskişehir Haber

Eskişehir Sağlık

ESOGÜ’den Dünya KOAH Günü Açıklaması

ESOGÜ’den Dünya KOAH Günü Açıklaması
Yayınlama: 18 Kasım 2020 Çarşamba
A+
A-

Eskişehir Osmangazi Üniversitesi (ESOGÜ) Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. M. Sinan Erginel, 18 Kasım Dünya KOAH Günü dolayısıyla bilgilendirici bir açıklama yaptı.

Prof. Dr. M. Sinan Erginel’in açıklaması şöyle: “T.C. Sağlık Bakanlığı ve Türk Toraks Derneği, dünyada KOAH bilincini artırmak üzere kurulan GOLD (Global Initiative of Obstructive Lung Disease) ve Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) önderliğindeki ortak GARD (Global Alliance Against Chronic Respiratory Diseases) Türkiye Projesi kapsamında, 18 Kasım 2020 tarihinde Dünya KOAH Günü çerçevesinde toplumumuzda, sağlık çalışanlarında ve sağlık yöneticilerinde KOAH farkındalığı ile bilincin artırılmasını hedeflemektedir.

KOAH [Kronik (Müzmin) Obstrüktif (Tıkayıcı) Akciğer Hastalığı] nefes yollarında mikroplarla oluşmayan bir iltihaplanmaya bağlı oluşan ilerleyici bir akciğer hastalığıdır. Genellikle zararlı toz ve gaz maruziyeti ve yetersiz akciğer gelişimi gibi kişisel faktörlerin de etkisiyle ortaya çıkan, hava yolları ve/veya hava keseciklerinde anormalliklerin yol açtığı kalıcı solunumsal yakınmalar ve hava akımı kısıtlanması ile karakterize olan yaygın, önlenebilir ve tedavi edilebilir bir akciğer hastalığıdır. KOAH’ın görülme sıklığı dünyada 40 yaş üstü yetişkinlerde ortalama %11,7 Türkiye’de ise bölgesel değişiklik göstermekle birlikte %19,1’e çıkan oranlardadır. Türkiye’de solunum sistemi hastalıkları ölümler, ölüm nedenleri arasında üçüncü sıradadır ve bu ölümlerin %45,6 kadarı KOAH nedeniyle olmaktadır.  

KOAH gelişimi için tüm dünyada en yaygın görülen risk faktörü tütün ürünlerine (sigara, nargile, puro, ısıtılmış tütün ürünleri) maruziyettir. Çevresel tütün dumanı maruziyeti de  KOAH gelişimine katkıda bulunmaktadır.  Akciğer gelişiminde yetersizlik ile ilişkili hasta faktörleri (düşük doğum ağırlığı, çocuklukta sık geçirilen solunum yolu infeksiyonları), sağlıkta eşitsizlik, başta biyokütleye (odun, tezek vb. yakıt) bağlı ortaya çıkan iç ortam ve dış ortam hava kirliliği; tozlu, dumanlı işyerlerinde çalışma ise diğer risk faktörleridir.

KOAH’ta en sık görülen yakınmalar nefes darlığı, öksürük ve balgam çıkarmadır. KOAH'ın tanısı, basit ve ağrısız bir test olan ‘nefes ölçüm testi’ ile kolayca konabilmektedir. KOAH’ın erken tanısı, hastalığa bağlı sakatlık ve ölüm oranlarını azaltacaktır. KOAH tanısı konulan kişilerin sigara kullanımını bırakmaları, zararlı tozdan, gaz dumanından, hava kirliliğinden ve zararlı etkileri kanıtlanmış olan elektronik sigara kullanımından uzak durmaları gerekmektedir.

KOAH tedavisinde nefes açıcı özellikte ‘inhaler’ olarak adlandırılan solunum yolu ile uygulanan ilaçlar ile hava yollarındaki daralmanın ve yangının önüne geçilmesi amaçlanmaktadır. Solunum yetmezliği olan KOAH’lı hastalarda evde oksijen tedavisi ve/veya evde solunum cihazı tedavisi gibi tedavilere ihtiyaç olabilmektedir. Hastalığın kötüleşmesi ve seyrini etkileyen, hatta ölümlere neden olan ataklardan ve zatürreden korunmak için grip ve zatürre aşılarının yaptırılması ve nefes yoluyla alınan ilaç tedavilerinin düzgün uygulanması gerekir. Bu tedavilerin yanı sıra fiziksel aktivitenin ve gerekirse akciğer rehabilitasyonunun uygulanması hastaların günlük yaşamlarının daha kaliteli hale gelmesini sağlamaktadır.

İçinde bulunduğumuz pandemi sürecinden dolayı KOAH ve COVID-19 ilişkisinden de bahsetmemiz gerekmektedir. Türkiye’de ilk COVID-19 vakasının bildirilmesi ile ülkemiz de pandemi sürecine girmiştir. Bu süreçten elbette kronik hastalığı olan hastalar ve onlara bakım veren sağlık merkezleri de etkilenmiştir. KOAH hastalarında COVID-19 daha sık görülmemekle birlikte ağır COVID-19 hastalığı riskinin KOAH hastalarında 5 kat arttığı bildirilmiştir. KOAH hastaları da toplumun tüm bireyleri gibi COVID-19’a karşı standart kişisel koruyucu önlemleri almalıdır. Yapılan çalışmalarda pandemi nedeniyle yüz yüze klinik ziyaretlerinin azaldığı tespit edilmiş, aynı şekilde pulmoner rehabilitasyon programlarının kesintiye uğradığı da gözlenmiştir. KOAH hastaları alevlenme dönemlerini evde geçirmeyi tercih etmişlerdir. Bu süreçler için tele sağlık (uzaktan ya da online sağlık) uygulamaları geliştirilerek KOAH hastaları desteklenmektedir.

SARS-CoV-2 pandemisi, KOAH hastalarının yönetimi ve tedavisinde değişiklik yapılmasının gerekip gerekmediği hakkında birçok soruya neden olmuştur. COVID-19 ve KOAH semptomlarının benzerliği bu iki hastalığın birbirinden ayırımı ve tanısı ile ilgili soruları da gündeme getirmiştir. Küresel Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı Girişimi (GOLD) Bilim Komitesi, COVID-19 pandemisi sırasında KOAH'lı hastaların yönetimine genel bir bakış sunmak için literatür taraması için yerleşik yöntemler kullanmıştır. KOAH hastalığının SARSCoV-2 ile enfekte olma riskini artırıp artırmadığı açık değildir. COVID-19'un toplum prevalansının yüksek olduğu dönemlerde spirometri ancak KOAH tanısı için önemli olduğunda ve/veya girişimsel prosedürler veya cerrahi öncesi akciğer fonksiyon durumunu değerlendirmek üzere kullanılmalıdır.  

KOAH hastaları sosyal mesafe, el yıkama ve maske/yüz kaplaması gibi temel enfeksiyon kontrol önlemlerini takip etmelidir. Hastalara özellikle yıllık influenza aşısı olmak üzere, uygun aşılar yapılmalıdır. Veriler sınırlı olsa da stabil KOAH tedavisi için inhalekortikosteroidler, uzun etkili bronkodilatörler, roflumilast veya kronik makrolidler kullanılmaya devam edilmelidir. KOAH alevlenmelerinde bilinen endikasyonlara göre sistemik steroidler ve antibiyotikler kullanılmalıdır. COVID-19 enfeksiyonunun semptomlarını kronik altta yatan semptomlardan veya akut KOAH alevlenmesinden ayırt etmek zor olabilir. COVID-19 şüphesi varsa, SARSCoV-2 testi düşünülmelidir. Hastaneye yatış gereken ve pnömoni dahil orta ila şiddetli COVID-19 gelişen hastalar, uygun şekilde favipiravir, deksametazon ve antikoagülasyon dahil olmak üzere önerilen farmakoterapötik yaklaşımlarla tedavi edilmelidir.

Akut solunum yetmezliğinin yönetimi, KOAH ve şiddetli ARDS'li hastalarda uygun oksijen desteğini, yüzüstü pozisyonlamayı, noninvazivventilasyon ve koruyucu akciğer stratejisini içermelidir. Asemptomatik veya hafif COVID-19 gelişen hastalar, olağan KOAH protokolleri ile takip edilmelidir. Orta veya daha kötü COVID-19 gelişen hastalar, oksijen tedavisi ihtiyacına özellikle dikkat edilerek, normal KOAH hastalarına göre daha sık ve doğru bir şekilde izlenmelidir.”

 

'

Gönderen: haberler



Bir Yorum Yazın
Bu habere yorumlar
Copyright © 2024