Sonbahar yorgunluğunu önlemenin 5 yolu

Sonbahar mevsiminin gelmesiyle birlikte günler kısalmaya ve havalar soğumaya başlıyor. Günlerin kısalması ise vücudun melatonin ve serotonin üretimini etkiliyor. Bu durum zaman zaman kişinin yorgun hissetmesine ve motivasyon düşüklüğüne neden olabiliyor. Sonbahar yorgunluğundan etkilenmemek için ise güneş ışığından yararlanmak, beslenme ve uyku düzenine dikkat etmek, bağışıklık sistemini güçlendirmek gerekiyor.
Mevsim değişikliği insan vücudunda yorgunluk, uykusuzluk, iştahsızlık gibi çeşitli etkilere neden oluyor. Sonbaharın gelmesi ile güneşe daha az maruz kalmak ve D vitamini seviyesinde azalma, C vitamini, riboflavin, niasin, magnezyum ve demir eksikliği sonbahar yorgunluğunun sebepleri arasında yer alıyor. Bu süreçte vücuda iyi bakmanın ve sağlıklı beslenmenin büyük bir önem taşıdığını vurgulayan Sabri Ülker Vakfı, sonbahar yorgunluğunu önlemek için dikkat edilmesi gereken noktaları anlatıyor.
- 1. Kahve tüketiminizi sınırlandırın
Sabahları bir fincan kahvemi içmeden uyanamıyorum diyenlerden misiniz? Günlük içilen bir veya iki fincan kahve; içeriğinde bulunan kafein, B2 vitamini ve magnezyum ile güne daha zinde başlamanıza yardımcı oluyor. Amerikan Diyet Rehberi’ne göre günlük kafein alımı miktarı maksimum 400 mg’dır. Bu miktar yaklaşık olarak 3-4 fincan kahveye denk geliyor. Kafein tüketiminin bu sınırları aşması ise uyku kalitesinin olumsuz etkilenmesine ve dolayısıyla ertesi gün daha da yorgun hissetmeye yol açabiliyor. Bu nedenle kahve tüketimini sınırlandırmak ve dozunda kahve tüketimi yapmak gerekiyor.
- 2. Güne kahvaltı ile başlayın
Vücudumuz uyurken bile çalışmaya devam ediyor. Akşam yemeği ile kahvaltı arasında yaklaşık 12 saatlik bir süre bulunduğunu düşünürsek, bu süre içinde vücut, besin ögelerinin tümünü kullanıyor. Yapılan çalışmalara göre; güne kahvaltı öğünü ile başlayan bireyler, kahvaltı yapmayı atlayanlara göre kendisini daha dinç ve aktif hissediyor. Bu da bireylerin günlük ve iş hayatlarında performanslarının daha üst seviyelerde olmasını destekliyor.
- 3. Kompleks karbonhidratların gücünden faydalanın
Karbonhidratlar, insan vücudu için en değerli enerjinin başında geliyor. Günlük temel aktivitelerinizi en az yorgunluk düzeyi ile sürdürmek ise, enerjiyi kompleks karbonhidrat kaynaklarından sağlayarak mümkün. Ancak beyaz ekmek, şekerlemeler, beyaz pirinç gibi yüksek oranda rafine edilmiş karbonhidrat içeren besinlerin tüketimi, günün ilerleyen saatlerinde kan şekerinizin hızlıca düşmesine, kendinizi halsiz veya uykulu hissetmenize yol açabilir. Bu olumsuz durumun önüne geçmek için lif içeriği yüksek olan yulaf ezmesi, esmer pirinç, yaban mersini, portakal, baklagil, brokoli, ıspanak ve lahana gibi besinleri tüketebilirsiniz.
- 4. Ana ve ara öğünlerinize protein kaynakları ekleyin
Protein içeren besinlerin sindirim ve emilimi vücutta daha uzun bir süreç izlediğinden, basit karbonhidrat içeren öğünler ile birlikte proteinli besinler tüketmek kan şekerindeki ani dalgalanmaları önlemeye destek oluyor. Böylece, vücut için daha dengeli ve düzenli bir enerji sağlanmasını mümkün hale geliyor. Bunun yanı sıra, günlük beslenme düzeninde öğün atlama ya da öğün aralıklarının çok uzun olması durumu enerji seviyesini düşürebiliyor. Bu da bir sonraki öğünde aşırı yemek yeme isteğine ve seçilen yemeklerin yüksek enerji içeren sağlıksız alternatiflerden oluşmasına yol açabiliyor. Bu nedenle gün boyu enerjiyi korumak için, aralarında uzun sürelerin olduğu büyük öğünler tüketmek yerine 3-4 saatte bir küçük sağlıklı öğünler tüketilmesi öneriliyor.
- 5. Mevsimsel beslenmeye özen gösterin
Kışın yetişen bir yaz meyvesi ile yazın yetişen arasında besin değeri açısından farklılıklar olabiliyor. Örneğin sıcak aylarda dışarıda çok daha fazla zaman geçiriyoruz, daha aktifiz ve terleme ile vücudumuz daha çok su kaybeder. Buna karşılık, doğa bize sudan zengin besinler olan karpuz, şeftali, kavun, çilek, salatalık gibi besinleri sunuyor. Sonbahar ve kış aylarında ise, havalar soğuduğu, günler kısaldığı için vücudumuz sudan zengin meyve ve sebzeler yerine sebze çorbası, sebze yemekleri, tahıl, kuruyemiş veya avokado gibi vücudu ısıtan besinlere daha çok ihtiyaç duyuyor. Sonbahar bize elma hasadını sunarak; lif ve pektinle dolu elma ile sindirim sistemine destek oluyor. Bunu, kış aylarında birçok bakteri ve virüse karşı doğanın en iyi koruyucularından biri olan yüksek miktarda C vitamini içeren narenciye takip ediyor. Bu sayede vücudumuz ihtiyacı olanı aldığında kendini daha iyi ve daha zinde hissediyor.
Gönderen: journal