Genç bir adam olan Hayati, Anadolu’nun bir kasabasında edebiyat öğretmenliği yapmaktadır. Hayati’ni babası, henüz o 6 yaşında bir çocukken intihar eder. Hayati, yetişkin bir adam olana kadar babasının intiharının gerçek nedenini bilmez. Babası darbe sırasında haksız yere işkence görüp ölen arkadaşına yardım edemediği için intihar etmiştir ve Hayati’nın bunları öğrenmesi hayat ile olan tüm bağının kopmasına neden olur. Bu sırada Hayati’nin dominant bir kadın olan eşi Yeşim, kocasının yaşadığı psikoloji problemleri de bahane ederek evi terk eder. Tam da bu sırada kasaba yakınlarındaki gölde bir kadın cesedinin bulunması gözleri Hayati’nin üzierine çevirir. Yeşim’den bir süre haber alınaması, cesedin Yeşim’e ait oldıuğu düşüncesini oluşturur. Hayati, cesedin karısına ait olmadığını bilse de suçu üstlenir. Hayati’nin suçu üstlenmesinin ardında babasını yazgısını taşıması yatmaktadır.
