SİVRİHİSAR KUYUMCUSU - Eskişehir Haber

SİVRİHİSAR KUYUMCUSU

SİVRİHİSAR KUYUMCUSU
Yayınlama: 7 Mayıs 2012 Pazartesi - 9.394
A+
A-

 

 

Saygıdeğer Hemşehrilerim, Kıymetli Okurlarım!

 

Hepinizi içtenlikle ve saygıyla selamlarım. Bu yazımda sizlere SİVRİHİSAR’ ın kadrini, kıymetini, değerini bilmenin önemini, dilimin döndüğünce anlatmaya çalışacağım. Karar siz Saygıdeğer okurlarındır. Sürç-i lisan edersem Affola...

Vaktiyle bir bilge, yıllarca yanında yetiştirdiği öğrencisinin seviyesini öğrenmek ister. Onun eline çok parlak ve gizemli görüntüye sahip iri bir nesne verip ”Bunu al, önüne gelen esnafa göster, kaç para verdiklerini sor, en sonunda da kuyumcuya göster. Ama hiç kimseye satmadan sadece fiyatlarını ve ne dediklerini öğren, gel bana bildir” der.

 

Öğrenci elindeki ile çevresindeki esnafı gezmeye başlar. İlk önce bir bakkal dükkânına girer ve "Şunu kaça alırsınız?" diye sorar. Bakkal parlak bir boncuğa benzettiği nesneyi eline alır; evirir çevirir; sonra: "Buna bir lira veririm. Bizim çocuk oynasın" der.

 

İkinci olarak bir manifaturacıya gider. O da parlak bir taşa benzettiği nesneye ancak bir beş lira vermeye razı olur.

 

Üçüncü defa bir semerciye gider: Semerci nesneye şöyle bir bakar, "Bu der "benim semerlere iyi süs olur. Bundan " On lira veririm."

 

En son olarak bir kuyumcuya gider. Kuyumcu öğrencinin elindekini görünce yerinden fırlar. "Bu kadar değerli bir pırlantayı, mücevheri nereden buldun?" diye hayretle bağırır ve hemen ilâve eder. "Buna kaç lira istiyorsun?" Öğrenci sorar: Siz ne veriyorsunuz?" "Ne istiyorsan veririm." Öğrenci, "Hayır veremem." diye taşı almak için uzanınca kuyumcu yalvarmaya başlar: "Ne olur bunu bana satın. Dükkânımı, evimi, hatta arsalarımı vereyim." Öğrenci emanet olduğunu, satmaya yetkili olmadığını, ancak fiyat öğrenmesini istediklerini anlatıncaya kadar bir hayli dil döker. Mücevheri alıp kuyumcudan çıkan öğrencinin kafası karma karışıktır.

 

Böylesi karışık düşünceler içinde geriye dönmeye başlar. Bir tarafta elindeki nesneye yüzünü buruşturarak 1 lira verip onu oyuncak olarak görenler, diğer tarafta da mücevher diye isimlendirip buna sahip olmak için her şeyini vermeye hazır olan ve hatta yalvaran kişiler…

 

Bilgenin yanına dönen öğrenci, büyük bir şaşkınlık içinde başından geçen macerasını anlatır. Bilge sorar: "Bu karşılaştığın durumları izah edebilir misin? "Öğrenci: "Çok şaşkınım efendim, ne diyeceğimi bilemiyorum, kafam karmakarışık" diye cevap verir. Bilge hoca çok kısa cevap verir: "Bir şeyin kıymetini ancak onun değerini bileni anlar ve onun değeri bilenin yanında kıymetlidir"der.

 

 

Bu hikayeyi niye anlattın şimdi durduk yerde diyenler çıkabilir. Hikâyeyi SİVRİHİSAR’ ın kıymetini bilenlerle, bilmeyenlerin kıyası geldi. SİVRİHİSAR kimilerine göre sıradan, kimilerine göre eşi bulunmaz bir yer. Kimi binlerce kilometreden gelir özlem giderir, kimi ise kaçmak için fırsat arar.

 

Hikâye çok güzel ve aynı zamanda da çok manidar, derya misali alan alabildiğince alsın. Kimine göre mücevherat, kimine göre adi bir taş SİVRİHİSAR. Hepimizin başka başka doğruları var önemli olan değişik açılardan mukayese ederek bakıp, güzeli tespit edebilmektir.

 

Hayaller olmasa gerçekler var olmaz ... Önce hayal edip sonra harekete geçmek umut var olmak gerekmez mi? Elbette sade hayal edip oturmak değil anlatmak istediğimiz. Ama büyük işler başaranlar unutulmamalıdır ki; hep önce hayal edip, isteyenlerdir.


Sonrası ise herkesin elini taşın altına koyarak çok çalışması ile olur. Bu konuda yetki sahibi olanlar da, gereğini yapmıyorsa vatandaş olarak SİVRİHİSAR için en iyisi olana kadar mücadele etmeliyiz. Sadece eleştirmekle yol alınamaz.

 

SİVRİHİSAR’ ın değerini bilen, hisseden, fark eden gizli, köşede kalmış çok kıymetli kuyumcularımız mutlaka vardır. “Mesele bu kuyumcuyu bulmaktadır.

 

Bu duygularla hepinize saygılar sunar işlerinizde kolaylıklar dilerim.

 

 

 

SAYGILARIMLA Necmi GÜNAY

 

necmigunay@hotmail.com





Bir Yorum Yazın
Bu habere yorumlar

Diğer Yazıları

Copyright © 2024