"KANDİL’E BİR ŞAFAK VAKTİ TÜRK BAYRAĞI DİKİLMELİ" - Eskişehir Haber

Eskişehir Politika

"KANDİL’E BİR ŞAFAK VAKTİ TÜRK BAYRAĞI DİKİLMELİ"

"KANDİL’E BİR ŞAFAK VAKTİ TÜRK BAYRAĞI DİKİLMELİ"
Yayınlama: 17 Şubat 2021 Çarşamba
A+
A-

MHP lideri Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında konuştu. PKK'ya yönelik operasyonların kararlılıkla sürmesi gerektiğini kaydeden Bahçeli, "Kandil'e Türk bayrağı dikilmeli, Mahmur yıkılmalıdır" dedi. HDP milletvekillerine çok sert tepki gösteren Bahçeli, "Sırtını PKK'ya yaslayan, terörist cenazelerine katılan hainlere milletvekilliği haramdır görüşündeyiz. İp yeterince inceldi, kopacaksa kopsun" dedi.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında konuştu. Bahçeli'nin açıklamalarından öne çıkanlar şöyle: 

Tarihi varlığımızı birilerinin lütfuna borçlu değiliz. Kan verdik, can verdik, bu topraklara 'vatan' dedik. "Neyimiz var?" diye soranlara, onlarda bulunmayan, şeref, onur, namus ve iman değerleri ile cevap verdik. Şuur varsa akıl vardır, fikir vardır, çare vardır, azim vardır, atılgan ve çevik bir irade vardır. Yeri geldi işgallerle, yeri geldi işbirlikçilerle mücadele ederek milli bekamızı muhafaza ettik. Bu kez maşalarıyla, kiralık katilleriyle karşımızdalar. 

"KANDİL'E BİR ŞAFAK VAKTİ TÜRK BAYRAĞI DİKİLMELİ"

Harekat süresince teröristlere ait sığınak, barınak ve mühimmat deposu yok edilmiştir. Çok sayıda terörist ihanetlerinin bedelini canları ile ödemiştir. Kandil'e bir şafak vakti Türk'ün şanlı bayrağı dikilmelidir. Mahmur'daki terör kampları yakılıp, yıkılmalıdır. Sincar'ın kısa süre içinde yerle bir edilmesi hayat memat konusudur.

Farklı tarihlerde PKK terör örgütü tarafından kaçırılan 13 kahraman kardeşimiz, baş bölgelerine yakın mesafeden ateş edilmek suretiyle bir mağarada katledildiler. Bu katliam yeryüzünde çok nadir görülen bir canavarlık örneğidir. Milli hafızadan asla çıkmayacaktır. Suçsuz, günahsız savunmasız insanlarımıza kurşun sıkmak terörün ilkel yüzünü göstermiştir. Bu kadar mı alçaldınız, bu kadar mı insanlıktan uzaklaştınız! Terör örgütlerine kol kanat geren özgürlük simsarları, bunları nasıl anlatacaksınız? Gara'da akan kan alayınızı boğacak. Ateş bundan böyle düştüğü yeri yakmayacaktır. 

Terörü hilesiz veya hilafsız kınayamayan, kurduğu cümlelere amaları, fakatları el yapımı patlayıcı gibi konuşlandıran, zevahiri kurtarabilmek amacıyla kanlı örgütün adını anmaktan bile imtina edenler sadece korkak değil, sadece kokuşmuş değil, aynı zamanda terörün irili ufaklı koçbaşlarıdır.

"PKK'NIN YANINDA KİM VARSA TUTUŞTURACAK"

Bundan sonra terörle mücadele stratejisi bakımından Gara öncesiyle Gara sonrası inanıyorum ki aynı olmayacaktır. Bu sefer ateş, yalnızca düştüğü yeri yakmayacak, PKK’nın yanında yöresinde saf tutan kim varsa çembere alıp tepeden tırnağa tutuşturacaktır.

PKK terör örgütü ya silahlarıyla birlikte ve son teröristine kadar güvenlik güçlerine teslim olup Türk adaleti önünde hesap verecektir ya da azdan az çoktan çok gidecek, hainlerin kafaları kopartılacaktır.

"BIÇAK KEMİĞE DAYANDI"

Bilinmelidir ki, dağda elde edilen stratejik ve mukayeseli üstünlüğü TBMM’de kaybetmeye, TBMM’de eritmeye ne sabrımız ne de tahammülümüz kalmıştır. Türk devletinin ekmeğini yiyip havasını soluyan, hazinesinden geçinip imkanlarından yararlanan, sonra da dönüp bu devletin varlığına diş bileyen, nifak saçan, suikast düzenleyen teröristlere güzellemeler yapan siyasi terör safralarının yakasından tutmak millet vekaletinin iffetini taşıyan her muhterem milletvekili için namus meselesidir.

"YETER ARTIK, SABIR TAŞI ÇATLADI"

Bebek katiline sayın diyen milletvekili istemiyoruz. Teröriste gerilla diyen milletvekiline katlanamıyoruz. Sırtını PKK'ya yaslayan, terörist cenazelerine katılan hainlere milletvekilliği haramdır görüşündeyiz. Yeter artık, sabır taşı çatladı bıçak kemiğe dayandı. Bu mesele var oluş, yok oluş meselesidir. İp inceldiği kadar incelmiştir, kopacağı varsa zaten kopacaktır. 

Gara katliamıyla ilgili Türkiye’yi suçlayan, mağaranın bombalandığını ileri süren bölücü milletvekillerinin Gazi Meclis’ten tasfiyesi bugün değilse ne zaman yapılacaktır? Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın bu kapsamda açtığı soruşturmayı hayırlı bir gelişme olarak değerlendiriyor, taviz verilmeden alayının üstüne gidilmesini temenni ediyorum. Bu milletvekillerinin ve diğer HDP’lilerin milletin vergileriyle aldığı maaş haramdır, zıkkımdır. Ve bu HDP’nin kapatılması için zaman kaybetmek devletimizin egemenlik haklarına ileri düzeyde zarardır.

Gara katliamıyla ilgili Türkiye’yi suçlayan, mağaranın bombalandığını ileri süren bölücü milletvekillerinin Gazi Meclis’ten tasfiyesi bugün değilse ne zaman yapılacaktır? Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın bu kapsamda açtığı soruşturmayı hayırlı bir gelişme olarak değerlendiriyor, taviz verilmeden alayının üstüne gidilmesini temenni ediyorum. Bu milletvekillerinin ve diğer HDP’lilerin milletin vergileriyle aldığı maaş haramdır, zıkkımdır. Ve bu HDP’nin kapatılması için zaman kaybetmek devletimizin egemenlik haklarına ileri düzeyde zarardır.

CHP yönetimine sesleniyorum; Gara katliamcısı PKK'yı saklamak ne size ne de gayri meşru dostunuza hiçbir şey kazandırmayacak, bilakis aziz milletimizin gözünden ve gönlünden daha da düşürecektir. Korkmayın, çekinmeyin, HDP'ye ve bölücü terör örgütüne verilmiş bir sözünüz yoksa PKK'ya katil demek, eşkıya demek, terörist demek, cani demek size ancak onur, ancak şeref, millet nezdinde de itibar kazandıracaktır.

"HDP'YLE HESAPLAŞMADAN PKK'YI BİTİRDİK DİYEMEYİZ"

HDP’yle hesaplaşmadan, PKK’yı bitirdik, yok ettik, mahvettik diyemeyiz. Bu itibarla HDP’nin kapatılması elzemdir, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı inanıyorum ki gereğini yapacaktır. Ve tarih önünde yapmak durumundadır. Şayet bize bir görev düşerse, ki bu zaman yakındır, MHP Siyasi Partiler Kanunun 100’üncü maddesinden kaynaklanan hakkını tam ve eksiksiz kullanarak tarihi müracaatını mutlaka yerine getirecektir.

ANAYASA MAHKEMESİ BAŞKANI'NA İSTİFA ÇAĞRISI

Anayasa Mahkemesi milletin mahkemesi olmayacaksa, Türkiye’nin egemenlik ve tarihsel haklarını çiğneyenlere ihlal gerekçesiyle destek vermeyi sürdürecekse, derhal kendini feshetsin, başındaki zat da gecikmeden istifa etsin. Yeniden milli varlığımıza layık, adalet ve hukuk ölçülerimize müzahir bir yüksek mahkemeyi kurmasını Allah’ın izniyle başarırız, buna da muktediriz.

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet BAHÇELİ’nin, TBMM Grup Toplantısında yapmış oldukları konuşma

Bu haftaki Meclis Grup Toplantımızın başında hepinizi en iyi dileklerimle selamlıyor, başarılarla dolu bir hafta geçirmenizi temenni ediyorum.

Yurdumun her köşesinde yaşayan aziz vatandaşlarımıza, Türk ve İslam coğrafyalarında birlik ve dirlik mücadelesiyle hayatlarını sürdüren kardeşlerimize sevgi ve şükranlarımı sunuyorum.

Türk milleti tarih boyunca bastığı topraklara silinmez şehadet çizgileri çekmiş; bu suretle aşılmaz ruh kalesi, yıkılmaz inanç cephesi tesis etmiştir.

 “Ölürsem şehit, kalırsam gazi” diyen bir milletin mukavemetini kıracak, muradını kırpacak, muvaffakiyetini kısıtlayacak bir kuvvet dünya üzerinde henüz görülmemiş ve tezahür etmemiştir.

Etmesini beklemek ise boş bir gayret, boşuna bir emektir.

Bu vatan, inanmış vicdanların şükür duası, toplu çarpan yüreklerin maddi nimeti, manevi ihtişamadır.

Hz.Mevlana’nın semalarımızda uçuşan manevi muhafızlarımızı takdim ve tarif eden şu sözleri ziyadesiyle kayda değerdir.

Diyor ki: “Görünüşte şehit olmuş amma gayb âleminde diri; düşmanın gözünde tutsak, hâlbuki kendi âleminde padişahlar padişahı.”

Tarihi varlığımızı birilerinin lütfuna borçlu değiliz.

Bağımsızlığımızı birilerinin sponsorluğuyla kazanmış değiliz.

Bu coğrafyayı çekilişten kazanmadık, bonus diye almadık.

Kan verdik, can verdik, bu topraklara vatan dedik.

Baş verdik, ömür verdik, bu vatana Türk dedik.

Her karışını şühedanın damla damla dökülen kanlarıyla bereketlendirdik.

Kör bir taassup ve köhne bir tahammülsüzlükle üzerimizde hesap yapanların ışık diye ateşe koştuklarını, eninde sonunda cayır cayır yandıklarını gördük. Ve de inşallah yine göreceğiz.

Neyiniz var diye soranlara, onlarda bulunmayan, hiç tanımadıkları şeref, onur, namus ve iman değerleriyle cevap verdik.

Hayatın ve hadiselerin akış güzergâhını Merhum Cemil Meriç’in ifadesiyle söylersek, dünü yarına bağlayan milli şuurla kavramak zorundayız.

Geçmişe baktığımızda, felaketlerin tuzağından bu sayede çıktığımız, musibetlerin tutsaklığından bu yolla sıyrıldığımız hemen fark edilecektir.

Şuur varsa akıl vardır, fikir vardır, çare vardır, azim vardır, atılgan ve çevik bir irade vardır.

Yeri geldi işgallerle, yeri geldi işbirlikçilerle, yeri geldi envai çeşit ihanetle mücadele ede ede milli birliğimizi ve milli bekamızı muhafaza ettik.

Dün yedi düvel sahillerimize üşüşmüş, vatan topraklarına kudurmuş gibi saldırmıştı.

Bugün de aynı müstevli ve mundar emeller bu kez maşaları vasıtasıyla, kiralık tetikçileriyle karşımızdadır.

Türk milleti tarihi düşmanlarının bitmek ve kesilmek bilmeyen tahrik ve tasallut kampanyasına maruzdur.

Bu tehdidi ciddiye almayan, bölücülük sorununu örtbas etmeye kalkışan, terörün konuşulmasına karşı çıkan, beka mücadelesini küçümseyen kim varsa en az eli silahlı bir terörist kadar adidir, alçaktır.

Özellikle ifade etmeliyim ki, hıyanetle haysiyet arasında, terörle huzur ayrımında ikinci bir seçenek, tarafsız bir alan veya ara bir durak yoktur.

Terörü hilesiz veya hilafsız kınayamayan, kurduğu cümlelere amaları, fakatları el yapımı patlayıcı gibi konuşlandıran, zevahiri kurtarabilmek amacıyla kanlı örgütün adını anmaktan bile imtina edenler sadece korkak değil, sadece kokuşmuş değil, aynı zamanda terörün irili ufaklı koçbaşlarıdır.

Kitabın ortasından konuşacak olursak, bu koçbaşları esas itibariyle Türk milletine ve Türkiye’ye ait olan her değere mesafeli, her emanete hazımsızdır.

Bunların hüviyetini biliyoruz, hesaplaşacağımız günleri de sayıyoruz.

10 Şubat 2021 tarihinde Irak’ın kuzeyinde bulunan Gara Bölgesi’ne yapılan Pençe Kartal-2 Harekatı geçtiğimiz Cumartesi günü tamamlanmıştır.

PKK/KCK ve diğer terör örgüt mensuplarını etkisiz hale getirmek, sınır güvenliğimizi emniyete almak, teröristler tarafından kaçırılan vatandaşlarımız ile ilgili istihbarı bilgileri teyit etmekle birlikte gerekli müdahalede bulunmak maksadıyla Gara Harekatı planlanmıştır.

Yapılan açıklamalardan çıkan sonuç da budur.

Harekat süresince teröristlere ait barınak, sığınak ve mühimmat deposu ile sözde karargah olarak kullanılan pek çok yer tahrip edilmiştir.

Aynı şekilde çok sayıda terörist ihanetlerinin bedelini canlarıyla ödemiştir.

Uluslararası hukuktan doğan meşru haklarımız sonuna kadar kullanılmıştır.

Dileğimiz teröristlerin peşinin bırakılmaması, döktükleri kanların hesabının damla damla şerefsiz varlıklarından sorulmasıdır.

Kandil’e bir şafak vakti Türk’ün şanlı bayrağı dikilmeli, terör elebaşları mağaralarına gömülmelidir.

Mahmur’da kurulu bulunan terör kampları yakılıp yıkılmalıdır.

Ayrıca PKK’nın Irak-Suriye arasında irtibat ve intikal sahalarından birisi olan Sincar’ın kısa süre içinde yerle bir edilmesi, özellikle örgütün nefes aldığı ve kontrolünde tuttuğu Peşhabur sınır kapısının da temizlenmesi artık hayat memat konusudur.

PKK köşeye sıkışmış, kaçış ve kurtuluş şansı önemli oranda azalmıştır.

Örgüt can çekiştikçe, sonu göründükçe, yurt içinde ve yurt dışında zora girdikçe hiçbir canlının yapamayacağı iğrençliklere tevessül etmeye başlamıştır.

Gara Harekatı’nda bizleri derinden üzen şehadetler yaşanmıştır.

Millet ve vatan bu kahraman şehitlerimize minnettardır.

11 Şubat 2021 tarihinde, teröristlerle girilen sıcak bir çatışma sırasında Yüzbaşı Ertuğ Güler, Yüzbaşı Burak Coşkun ve Astsubay Kıdemli Başçavuş Harun Turhan şehit düştüler.

Aziz şehitlerimizin al bayrağa sarılı naaşları Ankara’da dualar eşliğinde vatan toprağına emanet edildi.

Acımız ve kaybımız bu kahramanlarla sınırlı kalmadı.

Aldığımız bir başka kara haber milli yürekleri adeta kasıp kavurdu.

Farklı tarihlerde PKK terör örgütü tarafından kaçırılan 13 vatandaşımız, 13 masum insanımız, 13 kahraman kardeşimiz bir mağara deliğinde baş bölgelerine yakın mesafeden ateş edilmek suretiyle şehit edildiler.

Erhan Pekçetin, Aydın Günel, Sedat Yabalak, Vedat Kaya, Semih Özbey, Hüseyin Sarı, Mevlüt Kahveci, Ümit Gıcır, Adil Kavaklı, Müslüm Altuntaş, Sedat Sorgun, Süleyman Sungur düşman tarafından bir mağarada katledildiler.

Bu katliam yeryüzünde çok nadir görülen bir canavarlık örneğidir.

Bir mıh gibi çakıldığı mili hafızadan asla çıkmayacaktır.

Suçsuz günahsız, üstelik savunmasız insanlarımıza kurşun sıkmak terörizmin tahammülü ve tarifi olmayan ilkel yüzünü tekraren deşifre etmiştir.

Ey şereften ve namustan bihaber hainler, bu kadar mı alçaldınız? Bu kadar mı insanlıkla aranızı açtınız?

PKK/YPG’ye kol kanat geren sözde insan hakları savunucuları, özgürlük simsarları şimdi ne diyeceksiniz? Ne yazacaksınız? Neyi anlatacaksınız? Bu cinayetleri nasıl tevil edeceksiniz?

Gara’da akan kan alayınızı boğacak, biliyor musunuz?

O mağaradaki feryat figan sesleri alayınızı hüsrana uğratacak, farkında mısınız?

Bundan sonra terörle mücadele stratejisi bakımından Gara öncesiyle Gara sonrası inanıyorum ki aynı olmayacaktır.

Bu sefer ateş yalnızca düştüğü yeri yakmayacak, PKK’nın yanında yöresinde saf tutan kim varsa çembere alıp tepeden tırnağa tutuşturacaktır.

Türk milletinin izzet-i nefsiyle oynamaya cüret etmenin bedeli, masum evlatlarımızın hayatlarına kast etmenin ağır sonucu silahlı eşkıyaya, şehirlere tutunmuş yandaşlarına, elbet siyasi ortakçılarına felaket olarak yansıyacaktır.

PKK terör örgütü ya silahlarıyla birlikte ve son teröristine kadar güvenlik güçlerine teslim olup Türk adaleti önünde hesap verecektir, ya da azdan az çoktan çok gidecek, hainlerin kafaları kopartılacaktır.

O meşum mağarada aslında Türk milletinin tamamına ateş açılmıştır.

Kurşunlar hepimize isabet etmiştir.

Biz göreceğimizi gördük, çekeceğimiz çileyi çektik.

Acılara dayandık, sıramızı savdık.

Bundan böyle gerisini bölücüler, yardım ve yataklık yapan işbirlikçiler, eli ve vicdanı kanlı teröristler düşünmelidir.

Herkes kulağını açsın ve bizim kim olduğumuzu dinlesin:

Şahikalar üstünde meydan okur bu erler,

Yaklaşacak düşmana mezar olur bu yerler,

Bağlayamaz bir kuvvet bu kasırga milleti,

Tarihlere sorun ki bize "Ölmez Türk" derler.

Şehitler ölmez vatan bölünmez.

Beşeriyete mertliği öğreten bizleriz.

Adaletle ve kudretle hükmeden bir ceddin ahfadıyız.

Teslim olmayız her silah doğrultana, boyun eğmeyiz her saldırı komutuna.

Bu keder dolu günleri de aşacağız, içimize akıttığımız gözyaşlarıyla ihaneti boğacağız.

Gara’da şehit olan vatan evlatlarımıza Cenab-ı Allah’tan rahmetler niyaz ediyor, terörle mücadelede yaralanıp halen tedavisi süren kardeşlerimize şifalar diliyorum.

Başımız sağolsun, vatanımız sağolsun, milletimiz varolsun, devletimiz ilelebet yaşasın dursun.

Ve sonsuza kadar Tanrı Türk’ü korusun ve yüceltsin.

 

Muhterem Dava Arkadaşlarım,

Değerli Basın Mensupları,

Türkiye, terörün insanlık dışı hunhar eylemleriyle 37 yıldır mücadele halindedir.

PKK, ihanet yoldaşları FETÖ ve YPG, seferberlikle ele alınması gereken milli güvenlik sorunudur.

Ağzı süt kokan bebeklerimizi öldürdüler.

Analara, bacılara, babalara, dedelere, ninelere kıydılar.

Asker demediler, polis demediler, korucu demediler, hepsine en küçük tereddüt geçirmeden saldırıp kurşun sıktılar.

Çocukları yetim, gelinleri dul bıraktılar.

Şehirlerimizde canlı-cansız bomba patlattılar, silah ve uyuşturucu kaçaklığı yapıp asayişsizliği ve güvensizliği derinleştirmeyi amaçladılar.

Yine şehirlerimizde çeteler kurup haraç toplamayı denediler.

Ya pusu kurdular ya da sırttan vurdular.

Arkasından insan hakları dediler, özgürlük masalına sığındılar.

Öyle bir noktaya gelinmiştir ki, Türkiye’miz ne pahasına olursa olsun bölücülükle ve PKK terör örgütüyle yüzleşmek, hesaplaşmak, bu kanlı sayfayı açılmamak üzere kapatmak zorundadır.

Ön şartsız bir şekilde devletimize ve hükümetimize bu mücadelede desteğimiz tamdır ve tartışmasızdır.

Şayet huzur istiyorsak, güvenliğimiz kusursuz olsun diyorsak, terörizmin kumpaslarını boşa çıkarmakla kalmamalı, bu vatandan, bu ülkeden hainlerin tamamını söküp atmalıyız.

Bunun yanında sınırlarımızda ve mücavir alanlarımızda tek bir örgütün tutunmasına izin vermemeliyiz.

Bu ülkeyi seveni severiz, sevmeyeni cehenneme kadar yolun var deriz.

Artık bir karar arifesindeyiz.

Artık bir kavşak noktasındayız.

Cumhuriyet’in yüzüncü yıldönümüne terörü bitirmiş, bölücülüğü yenmiş, milli birlik ve kardeşlik bağlarını tahkim ve tescil etmiş şekilde ulaşmak durumundayız.

Bu amaç tarihe boyun borcumuzdur.

Şühedaya vefamız, ecdada bağlılık irademizdir.

Biliyorum, bu zor ve zahmetli bir süreçtir.

Ancak Gara’da yaşanan barbarlık bir kırılma anıdır.

Evlatlarımızın kurşun yediği mahalde, terörün elebaşları birer birer sallandırılmazsa yüreklerimiz soğumayacak, öfkemiz sönmeyecektir.

Herkes tarafını ve tercihi yapmak mecburiyetindedir.

Bölücülüğe ve teröre sessiz kalarak her gün bir yerimizden mi koparılacağız, yoksa kansızların, soysuzların kökünü mü kazıyacağız?

Şehit olan evlatlarımıza ağlaya ağlaya göz pınarlarımızı mı kurutacağız, yoksa milletimize silah çekenlerin elini mi kıracağız?

Anaların bağırlarını yumruklamasını mı izleyeceğiz, yoksa analarımızın evlatlarıyla kucaklaşmalarını mı sağlayacağız?

Teröre siyasi ve ideolojik ikmal yapan, lojistik imkan sunan Türkiye düşmanlarının suyunu mu keseceğiz, yoksa onlara basit ve sıradan oy kaygılarıyla göz mü yumacağız?

Ne yapalım, talihimiz buymuş, terörle yaşamaya alışalım mı diyeceğiz? Yoksa terörün bütün şirretliklerini ve habis kamburlarını hayatımızdan çekip çıkarmaya mı odaklanacağız?

Herkes nerede durduğunu gözden geçirmelidir.

Pozisyonunu, niyetini, düşüncesini, ilişki ağlarını yeni baştan kontrol etmelidir.

Demokrasiyi yozlaştıranlara sessiz mi kalacağız? Yoksa hakkın ve hukukun safında toplanarak milletin çelikten iradesiyle günahkar bölücüleri doğduklarına pişman mı edeceğiz?

Bilinmelidir ki, dağda elde edilen stratejik ve mukayeseli üstünlüğü TBMM’de kaybetmeye, TBMM’de eritmeye ne sabrımız ne de tahammülümüz kalmıştır.

Türk devletinin ekmeğini yiyip havasını soluyan, hazinesinden geçinip imkânlarından yararlanan, sonra da dönüp bu devletin varlığına diş bileyen, nifak saçan, suikast düzenleyen teröristlere güzellemeler yapan siyasi terör safralarının yakasından tutmak millet vekaletinin iffetini taşıyan her muhterem milletvekili için namus meselesidir.

Bebek katiline sayın diyen milletvekilleri istemiyoruz.

Teröriste gerilla diyen milletvekillerine katlanamıyoruz.

Sırtını PKK’ya, YPG’ye dayayan, terörist cenazelerine katılan, icazeti Kandil ve İmralı’dan alan hainlere milletvekilliği haramdır görüşündeyiz.

Yeter artık, sabır taşı çatladı, bıçak kemiğe dayandı.

Bu mesele var oluş yok oluş meselesidir.

İp inceldiği kadar incelmiştir, kopacağı varsa zaten kopacaktır.

Gözümüzün içine baka baka hala provokasyonlarını devam ettiren mazbatalı teröristlerin bulundukları mekan; dualarla, Kuran-ı Kerim tilavetleriyle, kurbanlarla ve bir Cuma günü açılan Gazi Meclis olamaz, olmamalıdır.

Ordular kurup ordular yöneten, Milli Mücadele’den yüz akıyla çıkıp Cumhuriyet’i ilan eden bu kutlu çatı altında düşmana methiyeler düzen suçluların ne işi vardır?

Gara’da, savunmasız evlatlarımızın kafalarına kurşun sıkan şerefsizlere sempati besleyenlerle, tasmaları Kandil tarafından tutulan günahkar müptezellerle aynı yerde nasıl bulunacağız?

Hak mıdır bu? Reva mıdır bu? Adalet midir bu?

Eğer onların demokrasi mücadelesi içinde oldukları iddia ediliyorsa, sorarım sizlere bizim yaptığımız nedir? Onlar siyaset yapıyorsa bizim yaptığımıza ne demek lazımdır?

Gara vahşetiyle ilgili bir HDP Milletvekili, üstelik bayan, aynen şöyle diyor: “Biz barış dedikçe saldırdılar. Esir kampını Türkiye bombaladı ve öldükleri anlaşılınca durdular. Savaş tezkerelerine evet diyenler şimdi ağıt yakıyor.”

 

Be hey milletvekili müsveddesi, siz kimsiniz? Saldıran kim? Neyin barışından bahsediyorsun? Esir kampı nerede? Esir ne demek? Türkiye’nin kendi evlatlarını bombaladığını nasıl söyleyebildin?

Hiç mi vicdan yok sende? Hiç mi insan sevgisi kalmadı yüreğinde? Bu kadar mı insanlıktan koptunuz? Bu kadarda mı esfele safilinliğe talip oldunuz?

Bir başka HDP Milletvekili de şu namert ifadeleri kamuoyuyla paylaşmış:

“Mesele kim olursa olsun insanı yaşatmak olmalıydı, ölümle çözüm olmaz, insanlarımızı yaşatmalıyız.”  

Bu sözlerde PKK’ya bir tepki var mı?

Hangi insanı yaşatalım diyor? Özne kim ya da kimlerdir? Çözüm olarak görülen nedir?

HDP’li bir yöneticiden Gara katliamını kınayan; hadi bunu geçtik, insanlık namına eleştiren cılız da olsa bir itiraz duyanınız oldu mu?

Ben duymadım, duyacağımı da hiç zannetmem.

HDP Merkez Yönetim Kurulu’nun açıklaması ise tam bir ikiyüzlülük, çirkeflik ve suçluluk telaşıdır.

Şu ifadelere lütfen dikkat ediniz:

“Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın gece yarısı yaptığı açıklamada 13 vatandaşın naaşına ulaşıldığı ifade edilmiştir. Operasyon sırasında bu kişilerden ayrı olarak 50’yi aşkın insanın hayatını kaybettiği de verilen bilgiler arasındadır.”

Bunların insan dedikleri teröristtir, ayak takımıdır, emperyalizmin uşaklarıdır, katildir, canidir, haindir. Elbette imhaları vaciptir.

Hala suya sabuna dokunmayan, gevşek ve her yere çekilen beyanatlarla milletimizin sabrını test etmenin hesabını yapıyorlar.

HDP, geçmişteki sözde diplomatik çabalardan bahsediyor.

Neyin diplomasisi, kiminle diplomasi, Allah için söyleyiniz, terör örgütüyle diplomasi ne zamandan beri söz konusudur?

HDP diyor ki, “İktidar kayıpların ailelerine ve topluma hesap verme konumundadır.”

 

Utanmazlar, yüzsüzler, PKK’nın değil, iktidarın hesap vermesi gerektiğini ileri sürüyorlar.         &

Gönderen: haberler



Bir Yorum Yazın
Bu habere yorumlar
Copyright © 2024