Geleceğimizi dijital ve yeşil dönüşüm şekillendirecek - Eskişehir Haber

Eskişehir Ekonomi

Geleceğimizi dijital ve yeşil dönüşüm şekillendirecek

Geleceğimizi dijital ve yeşil dönüşüm şekillendirecek
Yayınlama: 8 Haziran 2022 Çarşamba
A+
A-

Eskişehir Sanayi Odası Sanayi Kongresi’nde konuşan Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu, “Kapımızın önünde doğmakta olan yeni dünyanın farkında olmamız lazım” diye konuştu. Geleceği şekillendiren başlıca konunun, dijital ve yeşil dönüşüm süreci olduğunun altını çizen Hisarcıklıoğlu, bu durumun tüm şirketler için riskler ve fırsatlar barındırdığını vurguladı.​

TOBB Başkanı, Eskişehir Sanayi Odası Başkanı Celalettin Kesikbaş’ın ev sahipliğinde gerçekleştirilen Eskişehir Sanayi Odası Sanayi Kongresi’nde ekonominin ve ticaretin yeni süreci hakkında değerlendirmelerde bulundu. Bu süreci doğru kullandıkları takdirde, özellikle AB pazarında rakip olan diğer ülkelerin önünde geçebileceklerini ifade eden Hisarcıklıoğlu, “Ama gerekli dönüşümler sağlanmazsa, AB ile aramızdaki Gümrük Birliği avantajlarını da kaybedebiliriz. Araştırmalar, 2026 yılında tamamen uygulanmaya başlanacak sınırda karbon uygulamasında, Çin ve Rusya’nın ardından, Türkiye’nin en olumsuz etkilenecek üçüncü ülke olacağını göstermektedir. Özellikle alüminyum, çimento ve demir-çelik sektörlerinde, bu etkinin daha fazla görüleceği de beklenmektedir” diye konuştu.

-Karbon izi hesabı

Hisarcıklıoğlu, geçtiğimiz ay, düşünce kuruluşu TEPAV’ın, firmalara yönelik bir anket yaptığını belirterek şunları söyledi: “Çıkan sonuçlar maalesef pek olumlu değil. Halen 4 şirketten yalnızca 1’i karbon ayak izi hesabı yapabilmekte. Çoğu firmada karbonsuzlaşma politikası bulunmamakta. Hidrokarbon kullanımı yaygın firmalardaysa, mevcut enerji kaynaklarını değiştirme yönünde bir plana rastlanmamakta. Firmaların büyük çoğunluğunun, Yeşil Mutabakat ve Sınırda Karbon Düzenlemesi hakkındaki bilgisinin çok sınırlı olduğu görülmekte. Ve Emisyon Ticaret Sistemi (ETS) hakkında kapsamlı bilgiye sahip olmadıkları ve hatta ETS’nin Türkiye’de uygulanabilirliğinden şüphe duydukları tespit edilmektedir. Dolayısıyla hem firmalarımız ve hem de ilgili bakanlıkların, bu konuları daha çok dikkate alması ve bu dönüşüm sürecine nasıl dahil oluruz diye düşünmesi gerekiyor.

İşte bu sebeple Türk iş dünyasının karbon ayak izini hesaplayabilecekleri bir portalı yakın zamanda kullanıma açacağız.

Rusya-Ukrayna savaşı da, hem enerji güvenliği meselesini ve hem de gıda güvenliğini ön plana çıkardı.

Yalnızca Avrupa’nın enerjide Rusya’ya bağımlılığını değil, dünya gıda sisteminin Rusya ve Ukrayna’ya bağımlılığını da gösterdi.

Küresel buğday üretiminin yüzde 30’u ve ayçiçeği yağı üretiminin ise yüzde 60’ı Ukrayna ve Rusya kaynaklı.

Savaş nedeniyle, Ukrayna’nın tarım arazilerinin neredeyse yarısı bu yıl ekilemedi.

Hasadı yapılan 25 milyon ton tahıl ise, Ukrayna limanlarındaki Rus blokajı nedeniyle orada kaldı ve çürümeye terk edildi. Küresel Gıda Fiyatları Endeksi Nisan 2022’de geçen yıla göre yüzde 30 arttı.

Aslında Rusya-Ukrayna savaşı bir yandan enerji güvenliği meselesini ön plana çıkarırken, diğer taraftan enerji dönüşümünü de hızlandırıyor. Bu da Avrupa Yeşil Mutabakatını, dolayısıyla da Türkiye için önemini, daha da sağlam bir zemine oturtuyor. AB’nin Rus kaynaklı enerji hammaddelerine bağımlılığını azaltmayı hedefleyen “Re-Power-EU” planı, kısa vadede Avrupa için fosil yakıt kaynak ülkelerini çeşitlendirmeyi, orta-uzun vadedeyse, enerji verimliliği ve yenilenebilir enerjiyi hedefliyor.

Mesela plana göre AB, 2030 yılına kadar enerji ihtiyacının yarısını yenilenebilir enerjiden karşılamayı planlıyor.

2025 yılına kadar ticari ve kamu binalarına, 2029 yılına kadar da yeni konutlara, çatı güneş paneli kurulması yükümlülüğü getirilmesi düşünülüyor. Ayrıca, Akdeniz Yeşil Hidrojen Platformu oluşturulacak ve hidrojen ithalatını buradan karşılayacak. Bu da ülkemiz sanayisi için yeni yatırımlar ve ortaklıklar yapma imkânı getirecek.

Enerjide Rusya’ya olan bağımlılığın azaltılması için alınan bu kararları, özel sektör de destekliyor.

Aralarında Microsoft ve Unilever’in de bulunduğu çok sayıda küresel firma, Rusya’ya olan bağımlılığın azaltılması, bunun için Yeşil Mutabakat’ın güçlendirilmesi gerektiğini savunuyor. Özetle, kapımızın önünde doğmakta olan yeni dünyanın farkında olmamız lazım.”

-Eskişehir’in sanayideki başarıları ile iftihar ediyoruz

Ülkenin ve dünyanın gündeminin yoğun, ama çoğunlukla kısa döneme odaklı kaldığından söz eden Hisarcıklıoğlu, “Önce pandemi, sonra arz ve tedarik sıkıntıları ve şimdilerde Rusya-Ukrayna savaşı, gündemi işgal etmekte. Ama sanayiciler olarak, ehem ile mühimi ayırmamız gerekli.Eskişehir Sanayi Kongresi de, bugüne odaklı bakıştan sıyrılmak ve geleceğe odaklanmak için, bizlere önemli bir imkân sunmakta. Batı Anadolu’da, sanayinin ve teknoloji şehri Eskişehir’e de zaten bu yakışırdı. 3 OSB’si ve Türkiye’nin en büyük 500 sanayi kuruluşu içindeki 13 firmasıyla Eskişehir’in sanayideki başarılarıyla, iftihar ediyoruz. Burada, 849 farklı sanayi mamulü üretilebilmektedir. Üretim kapasitesi itibariyle Eskişehir; 54 üründe Türkiye’de birinci sırada,  176 üründeyse ilk 3 il arasındadır. Ve Eskişehir’de, şimdi sanayinin geleceğini konuşma zamanıdır” dedi.

1980’lerden 2010’lara kadar “off-shoring” kavramı konuşulduğunu anlatan TOBB Başkanı, tedarik zincirlerinin, gelişmiş ülkelerden gelişmekte olan ülkelere doğru yayıldığını bildirdi. “Bundan en çok kazanan Çin oldu” diyen Hisarcıklıoğlu şunları söyledi: “Biz de otomotiv, beyaz eşya gibi orta teknolojili imalat sanayinde, bu trendden epey faydalandık. Hem sanayimizi ve hem de ihracatımızı dönüştürdük ve geliştirdik. Sonra, 2010’lardan itibaren, “re-shoring” kavramı geldi. Emek gücünün ağırlığı azalıp, teknoloji ve beşeri sermaye öne çıkınca, tedarik zincirleri anavatanlarına geri dönmeye başladı.”

-AB ve Gümrük Birliği için dijital ekonomiyi kapsamıyor uyarısı

“Ayrıca Pandemiyle birlikte, uzun tedarik zincirlerinin etkinliği de azaldı. Ve nihayet Rusya-Ukrayna savaşıyla birlikte, tedarik zincirlerinin geçtiğimiz 40 yıldaki gibi, dünyanın her yerine rahat rahat yayılmasının artık mümkün görülmediği anlaşıldı. Böylece, Amerika’da yeni bir kavram ortaya çıktı: Friend-shoring. Yani artık tedarik zincirlerinin güven duyulan ülkelerde olması isteniyor.

Önce ABD ve şimdi Avrupa ülkeleri diyorlar ki, amacımız artık sadece serbest ticaret değil, güvenli ticaret. Bu politikaları da, ikili ve çok taraflı ticaret anlaşmalarıyla uygulamaya koyacaklar.

Dijital ekonomi, veri paylaşımı, karbon fiyatlaması ve iklim değişikliği gibi konularda, aynı yaklaşıma sahip ülkelerle tedarik zincirlerini geliştirecekler. Yani tedarik zincirlerinin içinde kalmak istiyorsan, hazırlanan yeni kurallara uyman lazım diyorlar. Bizim de esasında, pasif bir şekilde bu kurallara uymak yerine, kuralların şekilleneceği bu masada yer almamız gerekiyor. Zira mesela AB ile Gümrük Birliği’miz maalesef dijital ekonomiyi kapsamıyor. Avrupa Birliği ve ABD ise transatlantik veri paylaşımı çerçevesi üzerinde çalışıyorlar ve yakında anlaşacaklar. Dolayısıyla, başlamakta olan “friend-shoring” çağında kuralların belirleneceği masada yer almamız lazım. Yoksa aynı gümrük birliğine girişte göz ardı ettiğimiz serbest ticaret anlaşmalarının bugün nasıl bir probleme dönüştüğünün benzerini yaşayabiliriz ve tek başımıza kalabiliriz.”

-Tehditler de fırsatlar da ortada

Yakında önce, sınırda Karbon Düzenlemesi ile AB pazarlarına ithal edilecek ürünler, karbon ayak izine dayalı ek bir vergiye tabi tutulacağını belirten Hisarcıklıoğlu, sonra, sürdürülebilir ürün standartları ile birlikte karbon ayak izi, su ayak izi ve atık yönetimi şartlarına bakılacağını söyledi. TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu “Detayları 2022 sonuna kadar biçimlenecek ve buna göre bir takım ürünlerin, AB pazarlarına girişi, tamamen yasaklanmış olacak. Yani Gümrük Birliği de artık işe yaramayacak.

İlk aşamada, ülkemizin en çok dış ticaret fazlası verdiği tekstil başta olmak üzere, mobilya, yatak, lastik, deterjan, boya, mineral yağ, demir-çelik ve alüminyum gibi sektörler için sürdürülebilir ürün standartları getirilecek. Yani fırsatlar da, tehditler de ortada ve ne yapmak gerektiği açık” dedi.

-TOGG ile gelen fırsat

Yeşil Mutabakat sürecinin, Türkiye’ye Avrupalı partnerlerle birlikte ortak geleceği tahayyül etme imkanı verecek derinlikte bir yeni imkan alanı olduğunu belirten Hisarcıklıoğlu, “Ehemle uğraşmayı artık bırakmamız, mühime odaklanmamız gerektiğine işarettir. Sanayiden, dış politikaya kadar en çok ihtiyaç duyduğumuz alanlarda gerçek bir ekonomik program çerçevesidir. Bu yönde adımları atmaya başladığımızda, yine eksikliğini en fazla hissettiğimiz dış finansmana ulaşım konusunda da, önümüze yeni ve çok geniş, yeşil finansman imkânları açılacağı görülecektir” diye konuştu.

Benzer fırsatı, Türkiye’nin otomobili projesinde de yakaladıklarını ifade eden Hisarcıklıoğlu şöyle konuştu: “Bu proje, sadece bir araba üretmenin ötesinde bir iştir. Son yıllarda Türkiye’de uygulanan en iyi sanayi politikası hamlesidir. Biliyorsunuz Otomotiv, Türkiye’nin en önemli sanayi sektörlerindendir. Hem araba ve hem de parçalarını üretiyoruz. Bu alanda Avrupa’nın da en büyük tedarikçisiyiz. Diğer yandan, tedarik zincirinin pasif bir unsuru olmak da riskli. Zira rakip ülkelerin önümüze geçebilir ve yerimizi kapabilir. Bunlardan bir kaçını da geçtiğimiz senelerde yaşadık zaten.

O yüzden tedarik zincirinin lideri olacak, kendi üreticilerimize sahip olmalıydık. İşte tam da bu anda, eski markaların parsellediği otomotiv sektörüne girmek için bir fırsat penceresi açıldı: Elektrikli ve otonom araçlar. Bu fırsat penceresini kullanan, 20 yıllık Tesla’nın piyasa değeri, bildiğiniz diğer tüm otomotiv şirketlerinin toplamını geçti.

Araba dediğimiz cihaz dönüşürken, Türkiye için hem pazara giriş fırsatı, hem de otomotiv yan sanayimizin, bu dönüşümün dışında kalmaması için, tedbir alma mecburiyeti doğdu. Bu fırsat penceresini değerlendirmek üzere de TOGG girişimini başlattık. İlk defa 5 farklı ve büyük grubu bir araya getirdik. İlk defa, fikri mülkiyet haklarının tamamı ülkemize ait olan bir otomobil üretiyoruz.

İlk defa farklı alanlardaki start-up şirketlerle çalışarak, kendi tedarikçi ekosistemini kuruyoruz. İlk defa bu alanda beyin göçünü tersine çeviriyoruz. Nitelikli çalışanların ve mühendisleri biz istihdam ederek yurt dışına gitmesinin de önüne geçiyoruz. Özetle, TOGG ile teknolojik ve zihinsel dönüşümü yakalıyoruz. 60 sene önce Eskişehir’de başlayan ama yarım kalan hikayeyi tamamlıyoruz. Bir fabrikadan fazlasını inşa ediyoruz. Akıllı, çevre dostu bir üretim merkezi ve teknoloji üssü kuruyoruz. Ülkemizin yeşil ve dijital dönüşüm sürecine ve mobilite ekosistemine katkı sağlıyoruz. Aynı zamanda da, ülkemiz içinde yeni bir tedarik zinciri ve üretim sistemi meydana getiriyoruz. Bursa Gemlik’teki üretim tesisimizden ilk araç, 29 Ekim’de çıkıyor. Seneye de TOGG’u, yollarda görmeye başlıyoruz.”

Toplantının ardından 30-40 ve 50 yılını dolduran sanayicilere ödülleri takdim edildi.

 

'

Gönderen: journal



Bir Yorum Yazın
Bu habere yorumlar
Copyright © 2024